Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Yusuf Turgut

Yusuf Turgut
@yusufturgut
"Ma solitude, mon hermitage, mon repos..."
Endüstriyel Otomasyon Öğretmeni
Yüksek Lisans
Darıca, Kocaeli
İzmir, 26 Mayıs
55 okur puanı
Eylül 2015 tarihinde katıldı
152 syf.
·
Puan vermedi
Alınteri
AlınteriJorge Amado
8.2/10 · 86 okunma
Reklam
"Dünyadaki en iyi şey ne biliyor musun?" "Nedir, teyzeciğim?" "Tahmin et bakalım." "Kadın..." "Hayır." "Cachaça..." "Hayır." "Feijoada..." "Ne olduğunu bilmiyor musun? At, oğlum, at. At olmasaydı beyazlar siyahilere binerdi."
Sayfa 41 - Sel YayıncılıkKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"Din ve politika aynı arabaya bindiğinde, arabayı sürenler yollarında hiçbir şeyin duramayacağına inanırlar. Paldır küldür gitmeye başlarlar... Gittikçe hızlanırlar, hızlanırlar, hızlanırlar. Karşılarına engeller çıkabileceği düşüncesini akıllarına bile getirmezler ve gözü kapalı koşturan bir adamın çok geç oluncaya dek uçurumu göremeyeceğini unuturlar."
Sarmal YayıneviKitabı okudu
"Her şeyde evrenimize ait bir desen vardır. Onun simetrisi, inceliği ve zerafeti vardır... Her zaman gerçek sanatçıların eserlerinde bulacağınız nitelikler. Bunu, mevsim dönümlerinde, kum bulutlarının bir sırt boyunca yayılışında, günlük çalısının öbek öbek dallarında ya da yapraklarının deseninde bulabilirsiniz. Huzur veren ritimler, hareketler ve biçimler bulma ümidiyle, yaşamımızda ve toplumumuzda, bu desenleri taklit etmeye çalışırız. Yine de, en mükemmel olanı ararken tehlikeyle karşılaşma ihtimali vardır. Mükemmel desenin kendi kararlılığını taşıyacağı açıktır. Böyle bir mükemmellikte her şey ölüme doğru ilerler."
Sarmal YayıneviKitabı okudu
Reklam
"Duygularım aksak, sefil şeyler. Suyun altında, lekeli fayanslara bakarken var gücümle çığlık atıyorum. Su, sesi öldürüyor. Gözlerimi açıyor, sırtüstü dönüyor, suyun altından güneşe bakıyorum; dalgalanan bir ışık küresini andırıyor. Böyle zamanlarda sular ciğerlerimi doldurana dek aşağıda kalabileceğimi hayal ediyorum, bunun o kadar da zor olmayacağını fark ediyorum. Asıl mesele nasıl ve neden hayatta kalmayı sürdürdüğümüz..."
Sayfa 23 - Can YayınlarıKitabı okudu
"Her zaman bir sır vardır. Tıpkı sisin içinden duyduğumuz sesler gibi. Bir keresinde New York Metropolitan Müzesi'ndeki bir sergiye gitmiştim. Çin parşömenleri. Aslında Asya pek ilgimi çekmez. Çok fazla şiddet, çok fazla insan, bir de şu mürekkep estetiği ve Zen saçmalığı beni hiçbir zaman çekmemiştir. Ama işte orada bir resim vardı. Çinli ressamların yüzyıllardır resimlerine konu ettikleri Li nehrinin kıyısını tasvir eden ünlü resimlerin arasında, ejderha sırtına benzeyen dağların, eğri çamların, nehrin ve nehrin üzerinden geçip tapınağa uzanan köprü tasvirlerinin ortasındaydı. İmparator bir yarışma ilan etmiş ve bu manzarayı resimde en güzel ifade edene bir servet bağışlayacağını açıklamış. İşte bu bilinmeyen ressam, adını hatırlayamadım şimdi, köprüyü resmetmiş, köprünün sis içindeki halini. Tapınak hiç görünmüyor, nehir görünmüyor ve arkadaki dağlar belli belirsiz seçiliyor. Köprünün de sisin içinden sadece bir parçası görünüyor. İşte o ressam ödülü kazanmış. Ben olsam ben de ödülü ona verirdim. Adam doğruyu söylemiş. Biz bir şeyin güzelliğini ancak sisler arasındaysa görebiliriz. Ve hatıralarımız gerçeğinden hep daha güzeldir."
Sayfa 194 - Yitik Ülke YayınlarıKitabı okudu
"Ölçek, bir şeyi suç yapan şeyi ne ile ölçtüğünüzdür. İnsanın kendi kötülüğünü daha büyük bir kötülük altında saklamasından daha muazzam bir kötülük olabilir mi?"
Sayfa 193 - Yitik Ülke YayınlarıKitabı okudu
"İnsan herkesin kendisi gibi olduğunu varsayar. Bu bir çeşit öz savunmadır. Yoksa bir başkası ile nasıl ilişki kuracaksınız? Bir insana gerçekten yakınlaşabilmek için onunla bizi birbirimizden ayıran uçurumu anlatmalıyız. Ama bunu yapmak zaten sanat yapmak demektir. Bir insanın yaşamını not almak yetmez, onu beraber yaşamanız gerekir ve bunu yapabilen yoktur. Hiç kimse bir başkası olmanın nasıl bir his olduğunu bilemez. Hiç kimse. İşte bu yüzen bunu hissetmeye uğraşıp duruyoruz. Siz kayıt cihazınızla. Ben filmleriyle...”
Sayfa 100 - Yitik Ülke YayınlarıKitabı okudu
"Biri bir yerlerde şöyle yazmıştı: Sabit bir fikir, bir burgudur. Her yıl daha derine iner. Ondan ilk yılda kurtulmak istenirse, saçlarımızın çekilmesi gerekir; ikinci yılda derimiz yırtılmalı, üçüncü yılda kemiklerimiz kırılmalı, dördüncü yılda kafatasımız yarılmalıdır. İşte Gilliatt bu dördüncü yıldaydı."
Sayfa 89 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Reklam
"Tutsiler ile Hutular arasındaki savaşın nedeni aynı topraklara sahip olmamaları mı?" "Hayır, değil. Aynı ülkede yaşıyorlar." "O halde... Dilleri mi farklı?" "Hayır, aynı dili konuşuyorlar." "O zaman tanrıları mı farklı?" "Hayır, tanrıları da aynı." "Peki o zaman niçin savaşıyorlar?" "Çünkü burunları farklı."
Sayfa 9 - Kafka Yayınevi
497 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.