Yusuf Turgut

Yusuf Turgut
@yusufturgut
"Ma solitude, mon hermitage, mon repos..."
Endüstriyel Otomasyon Öğretmeni
Yüksek Lisans
Darıca, Kocaeli
İzmir, 26 Mayıs
55 okur puanı
Eylül 2015 tarihinde katıldı
Eski Ağrı
"Gök boz donundaydı. Yağdı yağacak havası. Sessiz bir kış kuşu —galiba alıcıydı ve bayatlamış karların arasında kımıldayan tarla farelerini fark etmişti— birkaç kez gitti geldi pencerenin önünde. İşte tam o anda hep beklenen ama ne zaman olacağı bilinmeyen bir şey oldu: Akmaz gibi görünen zaman tıkır tıkır işlemeye başladı..."
Sayfa 47 - Can YayınlarıKitabı okudu
Reklam
128 syf.
·
Puan vermedi
Sünger Avcısı
Sünger AvcısıPanait Istrati
7.7/10 · 528 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Dostlukla bir tütüncü dükkanı arasında
"Bizim halk ağzıyla felsefe dediğimiz şey, her türlü hayat koşulunda bize aklı başında bir rehber olmak iddiasındadır. Sanki bütün insanlara uyabilecek bir hayat kuralı varmış gibi. Eğer bir hayat kuralı varsa, bu ancak hayatı, su birikintisi üstünden atlamak zorunda kalmış bir kedi gibi yaşamak isteyen insanları ilgilendirebilir. İşte bu yüzdendir ki en yakın akrabalarımız, hayatı bir su birikintisi, bizi kedi yavruları, kendilerini ise birer felsefeci yerine koyarlar, çünkü su birikintisinin hakkından gelmişlerdir. Her zaman haksız değildirler, ama her şey dişi kedinin dünyaya getirdiği yavrulara bağlıdır. Ejder doğuran insan kediler vardır. Kabahat kimde? Kimsede, tabii. Vaktinde yağmur yağmayınca kime kızarız?"
Sayfa 61 - Varlık YayınlarıKitabı okudu
"Ben kötülük edenle kötülüğe maruz kalana aynı yüz ifadesiyle bakamam, her ikisine de gülümseyemem diyorum size. Bunu yaparsam o zaman da kendi yüzüme bakamam diyorum. Hepsi bu kadar, başka bir şey dediğim yok. Sizin mideniz kaldırıyorsa, kötülük edene de kötülüğe maruz kalana da aynı şekilde gülümsemeye devam edebilirsiniz..."
Sayfa 156 - Everest YayınlarıKitabı okudu
Reklam
"Çağımız, röprodüksiyon çağı. Dünya görüşümüzü oluşturan şeylerin çoğunu kendi gözümüzle görerek algılamamışızdır, daha doğrusu, kendi gözümüzle görmüşüzdür, ancak gidip görerek değil; biz uzaktan izleriz, uzaktan dinleriz, uzaktan biliriz. Hitler'in sesinin kulaklarımızı doldurması ya da İran Şahı'nı üç metre uzaklıktan tanımamız için, muson rüzgarlarının Himalaya'nın tepesinde nasıl uğuldadığını ya da deniz yüzeyinin bin metre altının nasıl olduğunu bilmemiz için bu kentten ayrılmış olmamız gerekmiyor. Bunları günümüzde herkes bilebilir. Bunu bilmek için denizin dibine mi daldım, Everest Dağı'nın neredeyse (İsviçreliler gibi) tepesine mi çıktım? İnsanın iç dünyası da aynı böyledir. Herkes öğrenebilir onu. Öldürme güdülerimi C.G.Jung'dan, kıskançlığı Marcel Proust'tan, İspanya'yı Hemingway'den, Paris'i Emst Jünger'den, İsviçre'yi Mark Twain'den, Meksika'yı Graham Green'den, ölüm korkumu Bemanos'tan ve hiçbir yere varamamamı Kafka'dan ve geri kalan her tür şeyi Thomas Mann'dan öğrenmediğimi, lanet olsun, avukatıma nasıl kanıtlayabilirim?"
Sayfa 174 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
"Uykuya dalarken ritmik bir ses duyuyorum. Gece kuşları değil, hayır. Esintiyle Paca Otelinin terasına çarpan dalgaların sesi. O hafif müzik ve Jauja gecesinin güzelim yıldızlı göğü, huzurlu bir ortamda, mutlu, huzurlu insanlar arasında bulunduğum izlenimi uyandırıyor. Doğru değil tabii. Çünkü bütün romanlar yalana dayanır."
Sayfa 289 - Can YayınlarıKitabı okudu
"O kısır hayatına karşın namuslu bir idealist olarak kalmış. Doğru anlamış mıyım?" Moisés beni indirmek için yavaşlarken, "Temelde, evet," diyor. "Ancak bu ülkede doğruluktan olabilmek için insanın eline fırsat geçmeli. İnsanların çoğu fırsat bulamadıkları için korurlar namuslarını. Sizce öyle değil mi? Mayta'nın namussuzluk etme fırsatı olsaydı ne yapardı acaba? Bunu hiç merak etmediniz mi?" "Bana kalırsa, namussuzluk etmesine olanak vermeyecek bir biçimde yaşamış."
Sayfa 55 - Can YayınlarıKitabı okudu
"Elinde olmayan bir olayı hiç sarsılmadan kabullenebilen insan gerçekten insandır ancak," diye düşündü Tursen. "Sevilen bir kimse söz konusu olduğunda bunu yapabilmek çok daha zor, bunu da anlıyorum. Ama olsun. Şefkatin sevinç ve acıları da bu kuralın dışında değildir. Bu duygular da, dünyada güneşin aydınlattığı, gecenin kararttığı ne varsa onun bir parçasıdır."
Sayfa 586 - Can YayınlarıKitabı okudu
"Çayhane sahibi, Uraz'a, "Seni sevdim, ey atlı," dedi. "Hastasın ama yine de şakayı öfkeye yeğ tutuyorsun." "Ben de seni sevdim," dedi Uraz. "İşin para kazanmak olduğu halde tembelliği açgözlülüğe yeğ tutuyorsun.""
Sayfa 285 - Can YayınlarıKitabı okudu
Reklam
"Neye yarar?" diye düşünüyordu Gardi Geç. "Herkesten, daha uzun yaşamak neye yarar, bu uzun yaşam da en kısaları gibi yakında, çok yakında sona erecek olduktan sonra? Ve bunca bilgelik niye, bu bilgeliğin biricik marifeti —bunu birden, şimdi anlıyordu— insana bu sonu kabul ettirmek olduktan sonra."
Sayfa 192 - Can YayınlarıKitabı okudu
497 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.