Önce aynaya bakmayı öğrenmek lazım
Kendi hatalarıyla yüzleşme cesareti olmayan insanlar, başkalarının hatalarıyla huzur bulmaya çalışır.....
Birçok klinisyen “başarı nevrozu” üzerine yazılar yazmıştır - insanların uzun süredir ulaşmak için çabaladıkları önemli bir başarıyı elde ettiklerinde aşırı mutluluk yerine, çoğu kez başarılı olmadıklarını onaylayan bir mutsuzluk duydukları ilginç bir durumdur bu. Freud bu duruma “başarıyla mahvolma” sendromu der. Rank ise bunu “hayat anksiyetesi”olarak tanımlamaktadır - diğer bir deyişle hayatla ayrı bir varlık olarak yüzleşme korkusu. Maslow en yüksek olanaklarımızdan (en düşükleri gibi) kaçtığımızı belirtmekte ve bu olguya “Yunus Peygamber kompleksi” demektedir, çünkü Yunus her birimiz gibi kendi kişisel büyüklüğüne dayanamamış ve kaderinden kaçmaya çalışmıştır.
Reklam
Leyla ile Mecnun
Bu aralar yine Leyla ile Mecnun dizisine kafayı takmış bulunuyorum. Onu izlemek boş zamanlarımda yaptığım en güzel aktivitelerden biri. Hâlâ izlemeyenler varsa şayet, muhteşem ve gelmiş geçmiş en iyi dizilerden biri olduğunu da belirteyim. Şimdi 80. bölümde geçen o güzel bölüm sonu tiradını paylaşacağım sizlere. Çok güzel ve anlamlı lütfen okuyun; Her insanın, korkularıyla, acılarıyla, tüm geçmişiyle ve gerçeklerle yüzleşmesi gerekir. Bunu ne kadar geç yaparsa, kendisindeki değişimi de o kadar geç fark eder. Acıyı ve üzüntüyü paylaşmak daha da yakınlaştırır insanları. Yüz yüze konuşamadıkları şeyler olsa da birbirleri için ne kadar önemli olduklarını bilirler her zaman. Ne istediğini bilen biri daha hızlı yol alır. Daha çabuk çıkar düştüğü kuyudan. Ne olursa olsun yalnız olmadığını bilmek ister insan. Üzerinde durduğu ayakları ne kadar güçlü olursa olsun, birinin elinden tutmasını ister. Kendisiyle yüzleştikten sonra bile hayatında hiçbir şey değişmez bazısının. Onların hayatında değişime yer yoktur. Her şey olduğu gibi kalsın isterler. Kiminin de kendisiyle yüzleşmeye hiç mi hiç ihtiyacı yoktur. Birine tüm geçmişini anlatmak, ona seni seviyorum demekten daha zordur aslında. Bazıları işte bunu yapar. Sevdiğini söyleyemez belki ama alır tüm geçmişini avucuna bırakır. Bazen de bir yüzleşme hiç de iyi bir sonuç vermez ve ne olursa olsun insan yüzleşmeli kendisiyle. Hatalarını görebilmeli. Yaptığı her hatadan ders çıkarabilmeli. Çünkü hata insanlar içindir.
Hayat bir yüzleşme. İnsan er geç canım kendim diye sırtını sıvazlaya sıvazlaya yaptığı veya yapmadığı şeylerle de yüzleşiyor. Halbuki canım kendim derken sonuç hep şahane olacakmış gibi geliyor değil mi? Kanmayın.
Kendine güven nasıl gelişir!
"Bana yalan söylediğin için üzgün değilim; sana artık güvenmediğim için üzgünüm." Dediğiniz birileri vardır muhakkak. Peki aynı cümleyi kendimize hitap ederek okusak, ne olur? Yalan söyleyen insanlar, kendine güven sorunu yaşar. Ve evet; yalan söylemeyi bıraktıkları zaman kendine güvenleri yeniden oluşur. Ancak! Yalan söylememek büyük karardır. Tutarlılık ister, söz verdik mi tutmak gerekir ya da bildirmek gerekir. Bol yüzleşme gerektirir, tüm bunlar içinde yürek gerekir ve başka bir uzuv daha gerekir; adını anmayacağım (...)😅
"Yüzleşme noktasında ne mutlak cahiller ne de yetkin bilgeler vardır; sadece halen bildiklerinden daha fazlasını öğrenme girişimi içindeki insanlar vardır."
Paulo Freire
Paulo Freire
Reklam
776 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.