Kurtuluş Savaşı'nı Anlatan Rıza Nur Bey
"Bütün tafsilatı ile fedakârlarının, kahramanlarının adlarıyla yazılması lazımdır. İçlerinde bulunmadım. Yazamam. Aralarında bulunan biri yazıp tarihe tevdi etmelidir. Hatta bunların adlarını havi oralarda birer abide dikmelidir. Milli terbiye ve çocuklarımızın kahramanlığa sevk ve Türklüğü müdafaa duygularını yükseltmek için bu kıyam ve savaşlara dair eserler yazılmalıdır." tavsiyesinde bulunur. Yine Millî Mücadele günlerine ilişkin birisi kendi gözleriyle gördüğü, diğeri işittiği iki menkıbe naklederek bunların da tarihe yazılmasını, mal olmasını ister: "Bu yollarda giderken mühimmat nakleden kağnılara rast gelirdim. Bir kağnı iki büyük top mermisi nakledebiliyor. Yağmur var. İhtiyar bir köylü, paltosunu çıkarmış, mermileri örtmüş kendisi sırsıklam. Şu mübarek Türk mermiyi canından ziyade düşünüyor. Kastamonu'da bir şey hikäye ettiler. Cephane gelmiş, kağnıları toplamışlar. Bir kadın da sırtında birkaç aylık çocuğu ve kağnısı ile gelmiş. Herkes acımış "Kadın sen köyüne git!" demişler. Kadın ağlamış ve "Bırakın! Bunun babası gâvurun karşısında öldü. Oraya cephane taşıyayın. Bu da, ben de bu uğurda ölelim. " demiş. Gözlerimden yaş geldi. Bu Türk'te bu hamiyet nedir. Millî harekette böyle menkıbeler binlercedir."
Sayfa 143Kitabı okudu
Meşhur Türk Tarihini yazma hevesi
Fakat düşünüyorum ki, milletin şahıslarının sıhhatine hizmet devede kulak nev'indendir. Asıl bu milletin hastalığı, styasî, harsî ve ilmîdir. Bunlara hizmet etmek asıl hizmettir. Hekimlik maişet, bunlar da amatör ve zevk-i sanatım olsun dedim. Balkan Harbi'ne kadar milletin meydana çıkması aleyhinde idim. Bunun gizli din taşır gibi taşırdım. Balkan Harbi neticesi bu korkumu izale etti. Hem de Rum, Arnavut, Bulgar, Ermeni ve emsalinin yaptıkları şeyler Türklüğümü galeyana getirdi, Bu millete Türklüğünü bildirmek, atalarının şanlı zaferlerini, menkıbelerini öğreterek ona millî benliğini vermek, en mühim ve en evvel olan bir iştir kanaatini hasıl ettim. Bumun için de bir Türk Tarihi yazmalıdır, dedim. Bu yolda tetkikata başladım." Dr. Rıza Nur
Sayfa 120Kitabı okudu
Reklam
Sürgünde Bir Osmanlı
"Avrupada Türk ve Müslümanlık aleyhine müthiş bir düşmanlık vardır. Bunun sebepleri Haçlı muharebeleri, Hristiyanlık taassubu, Türklerin Avrupa fütuhatı, Hanların Avrupa'yı istilasıdır. Papazlar kilise ve mekteplerde asırlardan beri çocuklara bunu telkin etmişlerdir, hâlâ da ediyorlar. Pariste Pateo'nun duvarında Attila'nın Paris üzerine yürüdüğünü gösterir ve Attilâ'yı perişan bir kıyafette, yalın ayak, atı dizginsiz olarak bir vahşi hålinde tasvir eder bir resim yapmışlardır. Yine bu sayede Genevieve adında bir kadını Paris'i Attilâ'dan kurtardı diye Saint yapmışlardır. Paris'in patronu olmuştur. Kadının bir şey kurtardığı yoktur. Attila Parise girecek iken, sadece dönmüş Orlean'a gitmiştir. Avrupalılar bizim memleketleri alınca kabahat değildir; bizim vaktiyle Avrupa'yı zaptımızı alçaklık, barbarlık ile tasvir ederler. Işte asırlardan beri gelen Türk ve Müslümanlık düşmanlığı her Avrupalının zihnini meşbu bir håle koymuş, bu da onlara bize karşı hakaretle karışık bir nefrete inkılâp etmiştir. Hele bu hål Fransızlarda pek ziyadedir." Dr. Rıza Nur
Sayfa 114Kitabı okudu
Üzülerek bitiriyoruz...
Dr. Rıza Nur, 8 Eylül 1942 Salı günü, yazı masası üzerindeki dergisinin 19, sayısına müsvedde ve tashih üzerine başını koymuş bir halde ölü bulunmuştur. Rıza Nur'un üzerine manevi oğlu Atsız, kalan yazılarla 18 Fylul 1942'de 18. sayıyı yayımlar. Rıza Nur'un Tanrıdağ'da yayımlanan "Millî ilâhi"sinin sonu şu cümleyle bitiyordu: "Sen
Sayfa 243Kitabı okudu
Kurtuluş Savaşı'nda Anadolu'nun Durumu
Rıza Nur, Sinop'a gitmeye, gezmeye karar verir. Gider. Gözüne ilk çarpan köylerde ve şehirde kadın ve çocukların çok, erkeklerin az oluşudur. Müthiş bir fakirlik vardır. O günlerin Anadolu'sunu ise şöyle anlatır: "Anadoluda halk bitmiş, perişan. Harbi Umumi erkekleri kırmış, geçirmiş. Trabzon ve Erzurum kaynıyor. Bu taraf ahalisi oraların Ermenilere verileceğinden müthiş bir telåş içinde. Kongreler yapmışlar, yapıyorlar; imdat ümidi ile temasa giriyorlar. İzmir tarafında Demirci Efe dağa çıkmış, fırsat buldukça Yunan müfrezelerini vuruyor, Balıkesir, Uşak, bütün buralar ahalisi birçok Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri yapmışlar; asker, para topluyorlar. Yunan'a karşı müdafaa tertibatı alıyorlar. Adana ahalisi, Ermenilerden canları yanmış, bilhassa İskenderun civarı kahraman Türklerin yardımıyla Fransızlara isyan ettiler. Dağlara çekildiler. Müdafaaya hazırlanıyorlar. Ayıntab (Gaziantep) taraflarında Fransız ile çarpışılıyor, Istanbul'da Ingilizler Türklere fena muamele ediyorlar."
Sayfa 131Kitabı okudu
Birlikte öğrenen çocuklar, birlikte yaşamayı da öğrenirler.
Sayfa 283 - Eğitimde KapsayıcılıkKitabı okudu
Reklam
39 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.