Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
250 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Yerli Düşünce Dergisi / Sayı 61. Ocak 2020. Yerlilik Bir Medeniyet Tasavvurudur. Dergi Cumhurbaşkanı Danışmanı Yalçın Topçu ve gönüllüleri tarafından çıkarılmaktadır. Al Bayrağın Gür Sesi Arif Nihat Asya manşeti ile yayınlanan derginin sayfaları bayrak şairimize ayrılmıştır. Şairin her yönüyle tanıtıldığı dergi de Onun bayrak ve vatan sevgisine, yetimliğine ve mücadele azmine dikkat çekilmektedir. Arif Nihat Asya ile ilgili bir metin hazırlamak isteyenler için yeterli bir kaynaktır. Ayrıca, Zakir Avşar Televizyon Dizilerinin Birey ve Toplum Üzerindeki Etkileri, Turan Akkoyun'un İğdır- Nahcivan Gönül Birlikteliği, Oğuzhan Akyener'in Türk Dış Politikasına Destek Gayrli Enerji Güvenlik Şirketleri Modeli ve Fatma Sönmez'in Adına Türkistan Dediğim Sevdam yazıları derginin yerli düşünce fikrinin işaret taşlarıdır. #Kitapşuuruinsanlıkşuurudur.
Yerli Düşünce Dergisi - Sayı 61
Yerli Düşünce Dergisi - Sayı 61Metin Gündoğdu · Yerli Düşünce Dergisi · 20201 okunma
240 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Osman Yüksel Serdengeçti/ Serdengeçti'den Serdengeçtilere. 1917 yılında Antalya'nın Akseki ilçesinde dünyaya gelen, Osman Yüksel Serdengeçti'nin babası Salim efendi müftü'dür. İlkokulu Akseki'de, ortaokul ve liseyi Antalya'da bitirmiştir. 1939-1940 eğitim öğretim döneminde Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Felsefe kısmına kayıt olmuş ama mezun olamamıştır. 1965 yılında Antalya'dan, Adalet Partisinde milletvekili olarak seçilip parlamentoya girdi, partisinden ihraç edilince MHP'ye geçti. Değişik gazete ve dergilerde milli ve manevi değerlerin savunuculuğunu yaptı, yazılar yazdı. Çıkardığı dergiye verdiği Serdengeçti adı daha sonra sanki soyadı gibi kendisiyle özdeşleşti. Ömrünün son zamanlarını Parkinson hastalığı ile mücadele ile geçirdi, 10 Kasım 1983'te vefat etti. Eser, Bozkurt Zakir Avşar tarafından yayına hazırlanmış Kamer Yayınları tarafından basılmıştır. Çoğunlukla Serdengeçti dergisi ve diğer dergi ve gazetelerde yayınlanmış makaleleri bir araya getirilerek hazırlanmıştır. Tüm makalelerde akıcı bir üslupla, bir Anadolu insanının, bir Türk milliyetçisinin fikir mücadelesi anlatılmaktadır. #Kitapşııruinsanlıkşuurudur.
Serdengeçti'den Serdengeçtilere
Serdengeçti'den SerdengeçtilereOsman Yüksel Serdengeçti · Kamer Yayınları · 199210 okunma
Reklam
455 syf.
·
Puan vermedi
·
10 günde okudu
Merhaba sevgili okur, Şimdi söyleyeceklerim için biraz mahcubum açıkçası ama söylemezsem de rahat edemeyeceğim. Üniversite sınavını geçtim, eğitim fakültesinden güzel bir ortalama ile mezun oldum, KPSS’den yine güzel bir puan alıp atandım, öğretmenlikte geçen 15 senemde gönüllü katıldığım seminer ve eğitimin haddi hesabı yok, 15 senede tek bir soruşturma geçirmedim ve ceza almadım, sınıfımla yaptığım projelerin sayısını unuttum, eğitimle alakalı okuduğum kitapları siz tahmin edersiniz mutlaka. Hâlâ durmadım ve ikinci üniversiteye başladım. Bütün bunları yapan uzman öğretmenliği çoktan hak etmiş olmalı ama neyse diyorum efenim, bütün bunları yapan o sınavı da geçer.
Uzman Öğretmenlik Yetiştirme Programı Çalışma Kitabı
Uzman Öğretmenlik Yetiştirme Programı Çalışma KitabıGüçlü Şekercioğlu · Milli Eğitim Bakanlığı · 202210 okunma
Sevabıyla günahıyla artık aramızda olmayan ama millet, devlet yolunda bilimsel, kültürel, siyasal, diplomatik sahalarda pek çok hizmet vermiş olan bu insana karşı rahmet ve mağfiret dilemek, bizim insanî görevimizdir. Son sözleri, Türkiye'ye döndükten sonraki dört yılında kendisiyle birlikte olan, Rıza Nur'u gerçekten seven ama malûm Hatirat ile büyük bir sükût-ı hayale uğrayan merhum Hüseyin Nihal Atsız'a bırakıyorum: Rıza Nur, son derece şuurlu, uyanık ve engin bir sevgiyle Türklüğe bağlı idi. Her konuda bir fikri, hem de derin ve kendisine mahsus fikri olan bir mütefekkirdi. Bütün ömrü boyunca Türklük için yaşamış ve ölümü de o uğurda olmuştur.
Sayfa 252Kitabı okudu
Kendisine bu derece hucum edilmesinin sebebi ise Büyük Larousse Ansiklopedisi'nin Fransızca baskısında “Dr. Rıza Nur” maddesine genişçe yer verilerek, “Türk fikir, kültür ve siyaset hayatına yön veren bir kişi” olarak sunulmasıdır. Nadir Nadi, Hüseyin Cahit Yalçın, Ziya Şakir, Vâ-Nû gibi birçok yazarın kendisine karşı cephe almasını “normal karşıladığını” söylemekle birlikte cevapsız da bırakmayan Rıza Nur, bunu da “Umumî efkârı zehirliyorlar. Bir kıymeti yok ama. Bari hakikatleri yazayım." diye yapar. Yalnız kendisine cephe açanlardan Refik Halid (Karay)e çok içerler. Onun 150'likler listesinde olmasından, Sevr’i imzalamasına kadar tüm geçmişini ortaya döker: "Onu onyedi-onsekiz yaşlarından beri ta Şam'daki ve Halep'deki zamanına kadar bilirim. Ona cevabım şundan ibarettir: Topların maksimum çapı kırk ikiliktir. Vatan hıyanetinin de çapı yüz elliliktir . O bu devletin idam fermanı olan Sevr Muahedesi’ni harıl harıl olanca gayretiyle yaparken, biz o paçavrayı yırttık, Lozan'ı yaptık. Tû kahbe felek! Bir Sevr’ci bir Lozan'cıyı tahkir ve ithama kalkıyor. Tû kahbe, dönek felek!..."
Sayfa 236Kitabı okudu
Prens Sabahattin'den Gelen Mektup
Türkiye'de savaş devam etmektedir. Prens Sabahattin'den Rıza Nur’a bir mektup gelir. Oysa Prens Sabahattin'le araları açıktır. Prens Sabahattin mektupta der ki: “Türkiye nasıl olsa bitmiştir. Fransız ordusu hücum edecek. İstanbul'a girecek. Size bu mektubu getiren zat ile sözleşiniz, beraber gidiniz. Bize bir vazife düşüyor, halk mukavemet edip, kırılmasın. Bizler halkı ikna edip, mukavemet ettirmeyelim...” Mektubu getiren “zat” yüksek rütbeli bir Fransız subayıdır. Rıza Nur, Prens Sabahattin’in bu tavrını açık hıyanet olarak görür. “Bu millet yurdunu müdafaadan menettirilir mi? Ölecekse vatan yolunda ölsün. Vatan müdafaası yapmayıp da kırılmayacak olanlar sanki sağ kalıp da ne yapacaklar?" diyerek, Sabahattin'e de “Ben artık politikadan çekildim. Böyle bir işe karışmam. Ekmeğimi kazanmakla meşgulüm” şeklinde bir cevap yazar. Cevaben daha şiddetli şeyler yazmak istediğini ancak düşman memleketinde olduğu için, bunun kendisi için felâket olacağını düşündüğünü söyler. Rıza Nur, Prens Sabahattin’in savaş boyunca İsviçre'de oturup, Fransızlar için çalıştığını ve onlardan para aldığını, bu mektubun da bunu teyit ettiğini öne sürer.
Sayfa 127Kitabı okudu
Reklam
Üzülerek bitiriyoruz...
Dr. Rıza Nur, 8 Eylül 1942 Salı günü, yazı masası üzerindeki dergisinin 19, sayısına müsvedde ve tashih üzerine başını koymuş bir halde ölü bulunmuştur. Rıza Nur'un üzerine manevi oğlu Atsız, kalan yazılarla 18 Fylul 1942'de 18. sayıyı yayımlar. Rıza Nur'un Tanrıdağ'da yayımlanan "Millî ilâhi"sinin sonu şu cümleyle bitiyordu: "Sen
Sayfa 243Kitabı okudu
Rıza Nur Gurbet Yolunda...
Pasaportu aldım. Ertesi gün polise kaydettirdim. Haremimin rahatsızlığından dolayı, tedavisi için Parise götüreceğimi ve izin verilmesini bir telgrafla Millet Meclisi Reisi'ne bildirdim, Akşam da vapura bindim. Aksi… Vapur da miadında kalkmadı. Birgün daha kaldı. Benim hesabım ise, vapura binerken telgrafi veriyorum. Telgraf gidip, onlar haber alıp, beni gitmekten men edeceklerse mene teşebbüs edinceye kadar biz Çanakkale Boğazı'nı aşmış olacağız. Olmadı. O bir günü müthiş bir heyecan içinde geçirdim. Bir cehennem hayatı oldu. Bu adamlar beni göndermez, vapurdan alırlar zannındaydım. Bereket versin işi bir müddettir güzel idare ettim. Ankarada iken haremimin şiddetli hastalıktan bahis telgraflarını Meclis Reisi'ne göstermiştim. Zannımca bunlar yardım etti. Ne ise vapur kalktı. heyecanlıyız. Hele haremim o esnada morfinden deli. "Aman bizi vapurdan alırlar" diyor, titriyor. Beni de daha ziyade korkutuyor. Çanakkale Boğazı'ndan geçiyoruz. Bir daha Türk topraklarına hasretle bakıyorum. Her bakışımdan onlara bir aziz veda, uçuşup gidiyordu. Yüreğim onlara gidip kalmak istiyordu. O topraksa bana mağrur güzeller gibi ve bakıyorlardı… "A, topraklar, A, kıymetli taş, kum, su, ot ve ağaç! Beni biliyorsunuz, içimdeki duyguyu heyecanı anlıyorsunuz! Ben zavallı yine sizin için gurbete gidiyorum. Neler çekeceğim?!" diyordum. Prof. Dr. Rıza Nur
'Bin tehlike altındayız… Ecnebi devletler işte böyle bizim ciğerimize pençe atıyorlar. Biraz daha gayret ederlerse Türkiyedeki karıncaları da ekaliyet yapacaklar. Bu ecnebi unsur bir belå ve mikroptur. Bunları ve keza Kürtleri devamlı bir temsil üzere ayrı dil ve ırklıktan tecrit etmelidir. Prof. Dr. Rıza Nur
Sayfa 204Kitabı okudu
Evet, okuyup da Rus olan bir kız veya oğlan mevcut olacağına ölsün daha iyi...
Azeri Türklerinin çoğunun Rusçayı anadilleri gibi rahat konuşmaları da rahatsız eder Rıza Nur'u. "Çar idaresi 50 yıl daha kalsaymış Kafkasyada da Türk kalmayacakmış…" sözleriyle endişelerini dile getirir. Yine Türk kültürünün kayboluşuyla ilgili duyduğu bir vakayı anlatarak şöyle der: "Kırk yıl kadar evvel Baküde bir mollanın kızı Rus mektebine gitmiş, okumuş, çarşafsız sokağa çıkmış, halk üzerine üşüşüp kızı öldürmüşler, Bu vaka çirkin bir cinayettir. Fakat diğer bir cephesinden bakınca halkın binefsihi ve sevk-i tabii ile mevcudiyet ve beka müdafaasıdır. Bu sebeple cinayet değil, büyük bir kahramanlık. Büyük milliyetperverlik, yüce bir meziyettir. Evet, okuyup da Rus olan bir kız veya oğlan mevcut olacağına ölsün daha iyi; yahud bu tehlikeden Türk çocukları cahil kalsın herhålde evladır. Türk çocuğu tenevvür etmeli, fakat esas şart olarak Türk kalmalı."
Sayfa 169Kitabı okudu
29 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.