Geçmesine geçmişti o günler, acımanın hala ne anlamı vardı! Zam! Bakmayacaksın kiracının gözünün yaşına! Bak onlar evdir, evsahibidir dinliyorlar mıydı? İki üç nüfusla giriyorlar, boyuna ürüyorlardı. Her doğan çocuk, apartmandan bir şey götürüyordu. Kapılar, çerçeveler, döşemeler, merdivenler, trabzanlar eskiyor, aşınıyor, çatlıyor, kırılıp dökülüyordu. Zam paklardı bütün bu zararları, zam!