"Bir yerde okudum, çocuklar aynı masal kitabını elli kez okuturlarmış ana babalarına. Bu davranışlarının sebebi dünyanın tutarlı, güvenilir bir yer olduğunu görme isteği imiş. Bilgilerin akşamdan sabaha değişmediğini görmek için, belki de anne babalarının yalan söylemediğini görmek için, ezberledikleri halde aynı kitabı tekrar tekrar okuturlarmış. O halde biz çocuğa yalan söylediğimiz zaman 'Bu dünya güvenilir bir yer değil' mesajını vermiş oluyoruz. Güvenmeyeceksin, babana güvenmeyeceksin, annene, komşulara, 'Bu mala zam yok' diyen, 'Devalüasyon yok' diyen yetkililere güvenmeyeceksin, Türk Lirası'na güvenmeyeceksin, döviz alacaksın, hatta bankaya da güvenmeyeceksin, dövizini evinde saklayacaksın. Bu kadar güvenilmez ortam, üçkâğıtçı yaratır, gemisini yürüten kaptan üretir.
Pembe giyenlere, hizmetlerinden dolayı ödeme yaparken kendimizi daha rahat hissettiğimizi tespit ettiler. İngiltere’de Boots ve Marks & Spencer (orada gıda da satıyor) mağazalarında bütün tezgâhtarların pembe gömlek giydiğini gördüm. Bu devamlı politikalarıdır, diye düşünüyorum. Bu kitabı okuduktan sonra bizde de çek senet mafyası, tahsilata pembe gömlek giyerek gider herhâlde. “Ağabey çok paranı aldık; ama herhâlde kendini çok rahat hissediyorsundur!” ya da şirketlerde şöyle konuşmalar geçecektir: – Banu Hanım ne o? Pembe gömlek giymişsiniz, zam mı isteyeceksiniz? – Şey, evet efendim. Siz de mi okudunuz? – Bana pembe membe işllemez, çık dışarı!
Reklam
Mesela en mutlu anınızda, cenazenize kaç kişi gelir diye kabaca bir tahmin yapabiliyor musunuz? Korkunç bir bilinmeyenle karşı karşıyasınız ve her şeyi siz, hatta sadece siz biliyormuşsunuz gibi yapıyorsunuz. Her şeyin en iyisini sizin hak ettiğinizi düşünüyorsunuz. O zam da sizin hakkınız, o ev de, o tatil de, hatta o adam da. İki kuruş için yapamayacağınız bir şey yok gibi duruyor buradan bakınca...
Sayfa 127Kitabı okudu
Siz zam zannediyorsunuz... Peeling o. İnce ince soyma yöntemi.
Sayfa 252Kitabı okudu
GÜLSE KUR4LLARI-2 Havaalanına gideceksiniz ve geç kalmışsınız. Sırasıyla şunlar olur: Taksi bulamazsınız, trafik tıkanır, bavulunuzun sapı kopar. Kan ter içinde, son dakika, havaalanına vardığınızda, uçağınızda iki saatlik rötar vardır! Bu ve bunun gibi olayların sebebini biliyorum. Yukarıda birileri bizimle dalga geçiyor. Bir tür kozmik kamera şakası! Eşofmanın üzerine pardösü giyip, en berbat halinizle köşedeki bakkala gidersiniz ve hayatınızda kendinizi en çok beğendirmek istediğiniz insanla burun buruna gelirsiniz! Kırk yılda bir işi kırıp alışverişe çıkarsınız ve o gün muhakkak patronunuza rastlarsınız. Yemeğe misafir çağırdığınız gün, hem elektrik hem su kesilir. Açık hava düğününüzde yağmur yağar, hayatınızın en önemli partisinden bir gün önce grip olursunuz! Zam isteyeceğiniz gün, uyuyakalıp toplantıya gecikirsiniz; aylar-dır beklediğiniz maç başlamadan dört dakika önce yayın kesilir. Hayat böyledir
Schubert bu eseri 1826'da yazmıştı. Bir yaz günü, pazar sabahı Schubert dostlarıyla dolaşırken yakın arkadaşı Tieze'nin Zam Bierstack bahçesinde,bir masada oturduğunu görüp yanına gitmişti.Tieze'nin önünde, açık bir kitap vardı.Schubert kitabı alıp sayfalarını karıştırdı.Bir sayfada durdu, o sayfadaki şiir gösterdi ve "Aklıma çok tatlı bir melodi geldi, keşke yanımda bir nota kağıdı olsaydı" dedi. Arkadaşı Doppler, bir tren biletini arkasına birkaç nota çizgisi çiziktirdi. Schubert o bahçede çalınan kemanların, oradan oraya koşan garsonların ve eğlenen insan kalabalığının arasında bu ölümsüz melodiyi yazdı. Eserin orjinali şan için bestelenmişti.
Sayfa 278Kitabı okudu
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.