-İşim var.
-Çok yoğunum.
-Müsait değilim.
-Meşgulüm.
-Hiç boş zamanım yok.
-Yetiştirmem gereken işler var.
VS..
VS..
Öldün ve bitti. Sensiz de olacak, hayat devam edecek. Giden ömrün telafi olmayacak..
O yüzden..
Kendine ve sevdiklerine zaman ayır...
Mümin daima iki korku arasında olmalıdır:
Biri;hazır ve geçmiş zaman dilimidir ki,bu sürede yapmış oldukları hakkında Allahu Teala’nın nasıl bir karar verdiğini bilmez.
Diğeri ise gelecek zaman diliminde yapacağı şeylerdir ki,kişi Allah’ın kendisi için neyi takdir ettiğinden habersizdir.
Bunun için kul kendi nefsi için emek sarf etmeli.Dünyasını,ahiretini kazanmak için yönlendirmeli.Yaşlılık gelmeden,gençliğinin değerini bilmeli.Ölümden önce hayatının kıymetini bilmeli.
Bana gelince
kurallarınıza inanıyorum elbette,ama yaşamınızı her zaman için böylesine katıksız bir sertlikle belirleyeceklerine inanmıyorum,bu bir hüküm gerçi,ama sadece yolun başında verilmış bir hüküm ve yol uçsuz bucaksız.
Bir yerde uzun zaman kaldığınızda,dünyanın ne kadar büyük ve uçsuz bucaksız olduğunu unutuyordunuz.O enlem ve boylamların uzunluğunu algılayamıyordunuz.Kendi içimizdeki uçsuz bucaksızlığı da algılayamadığınız gibi,diye düşündü Nora.
Ben zaman zaman erkeklerin daha fazla acı çektiğini veya eğer bu açıdan görmek isterseniz,daha az direnme gücüne sahip olduklarını gördüm.Kadınlarsa her zaman suçsuz yere acı çekiyor,hem de ellerinden bi şey gelmediği için değil,gerçek anlamda acı çekiyorlar. Ve bu belki yine de ellerinden bir şey gelmeyişinden kaynaklanıyor.Ayrıca bu konularda kafa yormak da yararsız.Bu sanki cehennemdeki kazanlardan sadece bir tanesini parçalamaya çalışmak gibi;birincisi bu mümkün değil,olsa bile siz içinden çıkan en kızgın ateşle yanarken cehennem bütün ihtişamıyla varlığını sürdürür.
Hiçbir zaman büyümeyecek olan Filistinli bir çocuk bedeni önünde, dünyanın bütün politikacıları, bütün askerleri, bütün devletleri, bütün hükümetleri başlarını önüne eğsin ve utanç içinde sussun.
Unutma ki zaman, gidecek yeri olmayanların evidir. Sadece zaman onları ileriye taşır. Ölümcül bir hastalığa sahip olan ile intihar etmekten yorgun düşenin ortak noktası, ilerleyen zamanda geri gidiyormuş gibi görünmeleridir. Ancak bu, ilerleyen bir trenin sadece son vagonuna kadar yürümeye benzer. Sonrası yoktur. Beden sahibi olan, ilerlemek zorundadır. Zamana güven. Yaşarken asla varamayacağın yerlere seni sadece o götürür. Oku ve zamana bırak..
Kitabı okurken neden beğenemediğimi sorgulayıp durdum kendime. Ama kitabın sonuna geldiğimde her şey birden değişti gözümde. Mesela ölümün derin sessizliğini hissettim, yalnızlığın korkutucu soğukluğu titretti içimi. Sahi ne zaman mutlu olmuştum bu kitapta? Yağmur altında ıslanarak dans ettikleri gün mü? Peki maddi imkansızlıkların insanların belini nasıl büktüğünü görmek. Bilmiyorum... Bu kitabı neresinden tutarsan tut kocaman bir hayat yatıyor içinde.
Sincap, meşe palamutlarını toplamak için uğraşır, sonra onları toprağın altına saklar ve nereye sakladığını unutur. Bu onun “zayıflığıdır". Zaman geçer ve toprağın altındaki o meşe palamutları boy boy ağaçlara dönüşür. Bu sincapların “Vesilesidir."
Bilemeyiz ki, ne hayırlı, ne zarar... Zaman gösterecek.