Düşüncelerin baskısı altında, karısını ve çocuklarını bir dostunun evine yolladı, geçti yazı masasının başına ve karısına, intiharının nedenlerini açıklayacak olan son mektubunu yazmaya girişti. Kolay iş değildi böyle bir mektubu yazmak. Yazdıkları inandırıcı değildi. Bu mektup hiçbir piyesini yazarken dökmedigi kadar ter döktürdü ona. Derken, karın bölgesinde şiddetli bir sancı duydu. Hançer gibi saplanan, azalmak nedir bilmeyen, dayanılmaz bir sancıydı bu. Ne yapacağını bilemez bir haldeydi. Kendini öldürmek istemişti, fakat midesinde böyle bir sancı varken insanın kendini öldürmeye kalkması aptallıktı. Üstelik mektubunu da tamamlamak zorundaydı. Bir müshil alarak midesindeki sancıyı hafifletmenin doğru olacağına karar verdi. Kararını uyguladı. Mektubunu tamamlamak üzere yeniden masanın başına döndüğünde, yazmakta her zamankinden daha çok güçlükle karşılaştı. Kendini öldürme nedenleri olarak evvelce düşündükleri şimdi ona garip, hatta budalaca geliyordu. Masanın üzerinde oynaşan parlak günışığını, caddenin öte yanındaki evlerin damlarında, duvarlarında yer değiştiren ışıkla gölgeyi gördü. Ağaçlar hiçbir zaman bu derece yeşil ve iç açıcı görünmemişti gözüne; yaşam hiçbir zaman şimdiki kadar arzu edilir değildi. Görmek, koklamak, hissetmek, yürümek istegi doldu içine...
Kaymakam
Hiç haberi yoktu. Şimdiye kadar verdiği ruhsatlardan hiç haberi yoktu. Göz açıp kapayıncaya kadar oluvermişti her şey. Gözleri yaşla doldu. Öyle biçare saydı ki kendisini... Başını masaya koydu. Bir zaman hareketsiz kaldı. Sonra zile bastı.
Sayfa 39 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Drogo hiç kıpırdamadan uyuyan küçük çocuğu seyretti, yüreği derin bir hüzünle doldu. Kendini böyle uykuya dalmış bir biçimde düşünmeye çalıştı, gözünün önüne hiçbir zaman göremeyeceği çok özel bir Drogo geldi. Kendi bedeninin hayvansı biçimde çökmüş, karanlık kaygılarla sarsılan, zorla soluyan görüntüsü, yarı açık ve sarkık ağzı gözünün önüne geldi. Halbuki o da bir zamanlar, bu çocuk gibi uyumuş, o da zarif ve masum olmuştu.
Sayfa 226 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
“Cehennemi anlamıyorum” dedim. O zaman gözleri doldu. Neden sonra, bir gün canımın yanma ihtimalinden aklı çıkarak cevapladı: “Cehennemin neden yaratıldığını anlamak için zulme uğraman gerek.”
Çevresine bakındı, "Altından bir yatak odam var," dedi kendi kendine alçak sesle ve uyumaya hazırlandı; fakat başını tam kanadının altına sokarken üstüne büyük bir su damlası düştü. "Ne garip şey!" diye bağırdı. "Gökyüzünde tek bir bulut yok, yıldızlar berrak, ışıl ışıl, gene de yağmur yağıyor. Avrupa'nın kuzeyinin
“Haritası parçalandı ellerimde gecenin, bir yitiriş değil bu, sınırları tutamadım yerinde, gözlerime doldu sular, şimdi zaman oynak bir gölge. Nasıl başlasak, geri dönmemek için? Hüzünkıran ardında saklanan kalbimle artık okyanuslara açılmak geçmeli içimden. Biliyorum. Hem kavuşmalar ayrılıktır bazen.”
Reklam
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.