“Ben söylemeden beni görsünler istiyorum” derken bir taraftan da kendinizi görünmez kılıyor gibisiniz.Hepimizin kendimizi değerli hissedebilmek için sevdiğimiz insanlar tarafından önemsendiğini görmeye ihtiyacı var.Ama bunu ancak kendimize ve onlara bu imkanı tanıyarak görebiliriz.Onların herhangi bir adım atmalarına gerek bırakmayacak şekilde telafi edici davrandığımız zaman bu değeri görme fırsatımızı ortadan kaldırmış oluruz. Fedakarlık yapmakla kendini feda etmek arasında bir çizgi var aslında.Sizde bu çizgi ortadan kalkmış gibi.Fedakarlık yapmak elbette ki size de iyi gelir ancak bunu sadece gerektiği zamanlarda değil hayatın her alanında yapmaya başladığınızda sınırlarınız ihlal edilir.Yani tüm ilişkilerinizi kendinizi feda ederek yaşamış olursunuz.Bu durumun da en doğal ve beklenen sonucu değersiz ve sıkışıp kalmış hissetmektir
İletişim teknolojilerinin eleştirel enerjiyi saptırmaya ve dağıtmaya katkısı öylesine büyük ki, eşitsizliğin yoğunlaşmasına karşın, tutarlı bir muhalefeti oluşturup örgütlemek hâlâ süren bir sorundur- üstelik gündelik yaşamda insanlara katılım yönünde yeni güçler sağlamasından dolayı övülen bir ortamda, katılımcı medya sadece gözetim ve izleme anlamında değil, insanın kendi başına görüşünü belirlemesini ve paylaşmasını dayatma anlamında da kişiselleştirici medyadır. Yaygın kişisel iletişim medyası aktifliğimizi pasifliğe dönüştürür, tutsak alır ve kapitalizmin hizmetine sokar. Öfkeli, dolu, bir şey yapmaya can atar halimizle, veriler arar, sorular yöneltir ve taleplerde bulunuruz. Oysa harekete geçmek için gerek duyduğumuz enformasyon sürekli erişim alanımızın dışında görünür; yanlış anladığımız ya da bilmediğimiz bir şey her zaman vardır.
Sayfa 77 - Yapı Kredi Yayınlar, 1.Baskı, 2014.Kitabı okudu
Reklam
Gerek egemen güç, gerekse egemen bilgi hicbir zaman bütünsel ya da tam değildir. Kısmidir, değişkendir ve karşılıklı belirleyicidir. Gözden geçirilip düzeltilmeye, yeniden yapılandırılmaya ve çekişmeye açıktır. Halkın egemenliği bildiğimiz şeylerden kaynaklanmaz, yaptığımız şeylerden doğar: Bizi yaratan dünyayı yaratırız.
Sayfa 59 - Yapı Kredi Yayınlar, 1.Baskı, 2014.Kitabı okudu
134 syf.
·
Not rated
Biraz da bu açıdan bakalım istedim. . 1. Herkesin hayran olduğu bir kitap ya da yazar bize hitap etmeyebilir mesela elimdeki Son kuşlar kitabı da dahil olmak üzere bir çok eserini beğenemediğim bir yazardır Sait Faik Abasıyanık. Oysa ki seveni ve okuyanı oldukça fazla. . 2. İçinde bulunduğumuz ruh hali, kitabın da kaderini belirliyor. Belki çok seveceğimiz bir kitabı yanlış zaman da okuyarak elimizde sürükleyebiliyoruz. . 3. Tek bir türe ya da yazara uzun süre bağlı kalmak diğer kitaplara yönelmemizin önüne geçiyor. Ne gibi mi? Üst üste polise okuduğunuzu düşünün sonrasında klasik bir esere geçmek zor gelecek. O nedenle her şeyde olduğu gibi kitapta da bir denge kurabilmek önemli. . 4. Bazen diretmemek gerek, eğer belirli bir süre elimizde kaldıysa ve sayfaları sırf bitsin diye çeviriyorsak okuduğumuzun bize bir faydası kalmıyor. Ara verip hazır hissettiğimizde tekrar dönmek verimi artırıyor. . 5. Klasik bir cümle evet ama kitap okumayı sevmeyen insan yoktur doğru kitabı bulamamış insan vardır. Önce kendimizi tanımalı ilgimizi çeken türe yönelmeli daha sonra yelpazeyi genişletmeliyiz. Bir süre sonra zaten vazgeçilmeziniz hale gelecek. . Sizlerin de eklemek istediği şeyler varsa yoruma beklerim
Son Kuşlar
Son KuşlarSait Faik Abasıyanık · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201913.7k okunma
KIRIK DÖKÜK HİKAYELER
2-KÜÇÜK BİR HATA BÜYÜK BİR CEZA Eskisi gibi aşkla bakmıyor. Bir şeyler olmuş ama ne olduğunu bir türlü anlayamadım. Son bir haftadır huyu suyu davranışları değişti. Sevgiyle bakan gözlerinden nefret ateşi fışkırıyordu. Yüzüme bakarken boka bakar gibi tiksindiğini fark ediyorumdum. Peki ama neden? Gayet güzel giden ilişkimize ne oldu? Onu
110-De ki: «Gerek Allah diye (ad verib) çağırın, gerek Rahman diye (habibim) (ad verib) çağırın, hangisi ile çağırırsanız nihâyet en güzel isimler Onundur. Namazında pek bağırma, sesini o kadar kısma da. İkisinin arası bir yol tut. 111 (Şöyle) de: «Evlåd edinmeyen, mülk (ün) de hiç bir ortağı olmayan, züll (-ü aciz) den nâşî yardımcıya da (ihtiyacı) bulunmayan Allåha hamd olsun. Onu büyük bil, büyüklükle an. Resûl-i müfahham sallellâhü aleyhi ve sellem <Abd-ul Muttalib> evlådları söz söyleyib anlamıya başladıkları zaman onlara evvelâ bu âyeti ta'lim buyurur- du Beyzavî
Sayfa 532
Reklam
Ey aziz, hikmet ehli demişlerdir ki: - Boyu uzun olanların kalbi saf ve temiz olur. - Kısa boylu olanların hileleri, aldatmaları çoktur. - Orta boylu olanlar akıllı ve hoş huylu olurlar. - Saçları sert olan kimse, akılla atılganlığı bulur. - Saçları yumuşak olan saf ve utanması az olur. - Saçı sarı olanın işi, kibirlenme ve kızgınlıktır. - Siyah
Bazen insan herhangi birine en iyi ve en önemli şeylerini anlatır. Bu yüzden utanmaya gerek yoktur, çünkü insan her zaman kulaklara konuşmaz. Sözcükler var olabilmek için söylenilmek isterler.
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.