OKUYUN...Mutlaka okuyun. Hele de 15 Temmuz gibi bir felaketin eşığinden döndüğümüz şu günlerde nelerden kurtulmuş olduğumuzu anlamak ve kavramak için mutlaka okuyun.
Ama ben bir daha asla okuyamayacağım, yüreğim kaldırmaz çünkü...Asla unutamayacağım, çok yerde geçen bir ifade vardı kitapta "bir ulusu yok etmek istiyorsanız kadınlara ve çocuklara işkence ve tecavüz edin, bunu yapın ki asla normale dönemeyip üreyemesinler, işte o zaman o milletin kökünü kurutursunuz".Bir kadın olarak yıllardır yüreğimi dağlar bu söz. Allah devletimize, milletimize zeval vermesin. Korusun , kollasın...
“En evvel bir kin gelip mıhlanmıştı yüreğime; nasıl olurdu, nasıl olurdu da anneciğim bu gencecik yaşında ve üstelik “bir tanem” dediği beni bırakıp gidebilirdi? Lakin anlam veremiyordum, kimeydi bu kinim? Beni bırakıp giden anneme mi? Beni bırakıp giden annemin hastalığını geç fark eden babama mı? Beni bırakıp giden annemin derdine deva bulamayan tabiplere mi? Beni bırakıp giden anneme bu yazgıyı takdir edene mi? Sonradan anladım ki, bu sorularımın hepsinde “beni bırakıp giden annem” diyordum; suçlu annemdi ve benim kinim annemeydi.” (MELEĞİN GÖZYAŞI-ARİFZADE)
“Neden sonra yatağıma geçip uzandım. Gözlerimi odamın beyaz boyalı tavanına diktim. Dedemin bana anlattıklarının nasıl da bir kere daha bir damla gözyaşından bana yaşatıldığını düşünmeye koyuldum. Öylece uyuya kaldım. Rüyamda annem gelip başucuma oturdu. Narin eliyle saçlarımı okşadı. “Anneciğim” diye bağırdım hüzünle, “Anneciğim!” “Yavrum?!” dedi sevecen sesiyle, “sen bugün ağlamayı öğrendin; şimdiye dek yaptığın sadece gözyaşı akıtmaktı, lakin bugün şu masanın başında ağladın oğlum. Unutma ki, esneyen ya da gülen bir insan da gözyaşı akıtır ama ona ağlama denmez. İşte sen de şimdi ağlamayı öğrenmiş oldun bir tanem; dünya üzerinde acı çekmeyen çocuk yoktur. Japonya’da, Afrika’da, İskandinavya’da, dünyanın her yerinde, her zaman çocuklar üzülür. Ama unutma, ağlamayı öğrenen çocuk mutlu olmanın yolunu da bulmuş olur!”
Bu benim son rüyamdı.” (MELEĞİN GÖZYAŞI-ARİFZADE)
Kırlangıç AğıdıEda Bildek · Nüve Kültür Merkezi · 20147 okunma
Zor Kadın ürkasında büyük bir boşluk, damağımda nefis bir tat bırakarak bitti. Daha önce haftada iki gün paylaşımlarla okuduğum, sonrasında pdf’ini kaç defa okuduğumu unuttuğum bir kitabın bitmesine de bu kadar üzüleceğimi doğrusu hiç tahmin etmezdim.
Aşka değer vermeyen bir adamın; kalbinin aşk ateşiyle sarıldığını bir türlü kabul etmediği, eski
J.R.R. Tolkien Yüzüklerin Efendisi serisinin ilk cildinde gerçekten üst düzey hayal gücüyle oluşturulmuş bir dünyanın kapsamlı haritasını oldukça başarılı bir şekilde çiziyor. Fakat zaman zaman Habbit'imiz Frodo'nun yavan ve merak uyandırmayan bazı maceralarında sıkılmadığımı söyleyemeyeceğim. Anlatım, kitabın genelinde tek düze ve yavaş kalmıştı. Tabii ki birçok yerde kitabı elimden bırakamadan okudum. Efsaneleşmiş bir klasik haline gelen Yüzük Kardeşliği'ni okumak oldukça keyif vericiydi. Seriyi okumaya geç kalmış olsam da diğer kitapları da okuyup Orta Dünya'nın tarihine şahit olmaya devam etmek istiyorum.
Diğer polisiye romanlarına göre yazarın biraz farklı kurgulanmış ve güzel de olmuş;ancak bir bölümden sonra diğer kitapların içinde gibi hissettim yani okuduğun diğer kitapların tabi ki yazarın
diğer tarafta konu itibarı ile yaşanmış tarihi değeri olan olayları da içten içe hissettirmesi de yabana atılır değil
okumaya zaman ayırın bu kitabı değer mi? Değer:
Öncelikle dil bakımından daha önceki kitaplardan farklı ve bu kitaba bu anlamı yüklemek ne kadar doğru bilmiyorum
şöyle ki : Yazar içinde bulunduğu topl
umun değer yargıları ile ilgili ip uçları vermekte ve buradan yola çıkarak yasal düzenlemelerin yanı sıra toplumsal değerleri içten içe eleştirmektedir ''ne kadar kelime kalabalığı'' yapsa da
Sadece yazarın yansıttığı zaman diliminde değil günümüzde de söz konusu durumlarla da karşılaşmak pek mümkün zira toplumun sırtında çözülmeyi bekleyen kambur olarak durmaktadır bir çok çözüm bekleyen ve sıkça karşılaştığımız sorunlar gibi
Temele aile yapısını alıp düzensiz yaşam biçimi,eğitim ve ekonomik politikaların amacına ulaşmaması,hukuksal düzenlemelerdeki eksiklik ve yazılı olmayan toplumsal değerler- kurallar gibi bir çok neden sıralamaktadır
Katılır mısınız bilmiyorum. Keyifli okumalar