Aslında birinin gelip yarana dokunmasıdır... O zaman, yaranı örten, seni boğan o büyük boşluk aralanır. İşte o zaman, korkuların biter, utanç diner. Anlarsın ki, o boşluk sana ait değildir. Aslına dönersin, ilk haline, yaralı haline... Yara iyileşir mi, peki? Hayır, ne kadar büyük ve güçlü olursa olsun, hiçbir aşk bu yarayı iyileştiremez. Bu yara yaşamaktandır çünkü, yaşamanın ta kendisidir...
Sonsuz bir ertelemeydi hayatım. Aslında bu bir gecikmişlik değildi. Hayattan istifa etmek de değildi. Hem, sen olmadan nereye gidebilirdim ki? Ben senden uzaklaştığımda, gecikmiş olurdum her şeye; seni sevmekten vazgeçtiğimde, intikam almış oturdum her şeyden, seni sevmekten vazgeçtiğimde, intikam almış olurdum kendimden...