“Her ne olursa olsun, ister eşitlikçi, ister elitist, bu "mutluluk formülü" hiçbir zaman, bir siyasi ya da hukuki sisteme işlerlik kazandıracak şekilde mutluluğun dozunu belirlemeyi başaramadı.”
Sayfa 35 - Kitap Yayınevi
Zenon paradoksu
Zenonun ideyası odur ki, bir metrdə elə kainatda olduğu qədər məkan var, bir anda isə əbədiyyət qədər zaman var - kainatın dərk olunmazlığının başqa bir xüsusiyyəti də budur.
Sayfa 248 - Zenon paradoksu; Tısbağa və Axilles yarışarsa, Tısbağa birinci başlasa, Axilles kimi güclü heyvan tısbağanı keçə bilməz teorik olaraq, çünki aralarındakı bir metr fərq sonsuz hissələrə bölünə bildiyi üçün bu da sonsuz məsafə yaradır.Kitabı okuyor
"Geçmişteki olumsuz tutumları tekrar tekrar düşünerek ve konuşarak sürdürmek iyi bir strateji değildir. Geçmişi bir kenara bırakın ve onun üzerine daha iyi bir
gelecek vizyonu inşa edin."
Tasarrufta zaman paradoksu...
Damlaya damlaya göl olur, evet ama düşen her katrede, zaman da geçmiyor mu?.. İlginç bir şekilde, zamanın birikmesine ve tükenmesine eş zamanlı şahit oluyoruz..
DÖRT KÖŞELİ ÜÇGEN DÜNYADA
SPOİLER VARDIR DİKKAT !!!!
1961 yılında yazılmış olan bu eser mükemmeldi.
“Dört Köşeli üçgen “in var olduğu dünyada gerçekleşir. Anlatıcı tütün fabrikasının deposunda çalışmaktadır. Depoda bekçilik yapmaktadır . Sürekli gözlem yapmayı incelemeyi seven birisidir. Gözlem yapma sürecine ilk olarak Zenon Paradoksu ile başlamıştır.(Yazar bunu belirtmiyor okur olarak bize düşüyor zamanı bölmek zamanı ayırmak ile ilgili teorilere bakmak gerekiyor ) Kısacası sizin için Zenon Paradoksu ;
Zenon dostu Parmenides’in teklik felsefesini savunmak üzere ortaya zihin egzersizleri atar. Bunlara göre zaman ve uzam sonsuza dek bölünebilir. Örneğin, bir saat altmış dakikaya, bir dakika altmış saniyeye, bir saniye de yüze hatta bine ya da milyona bölünebilir. Karakterimizde bu şekilde zaman ile başlıyor olaya.
Yani günün 24 saati 48 saati 96 saati gözlem yaptığını bizlere anlatıyor. 
Salâh Birsel bizlere Zenon Paradoksunu öyle güzel sunuyor ki ileriki sayfalarda anlatıcı eve geliyor odasının lambasını açıyor ama oda hala karanlıktır. Burada aslında lambanın düğmesine basmasına ışık yanmama sebebi zamana dayalı gecikmenin olması günlerin 96 saatlere çıkmasındandır. Anlatıcının gözlem merakı o kadar fazladır ki her şeyi tadar her şeyi dinler ( kadının karnını bile). Bir gün acaba yanmak nasıldır diyerek bir adamı yakmaya kalkışır. İşlerinden sürekli atılmaktadır. Yaptığı gözlemler artık onu hayattan koparmaktadır. Ben şahsen kitabı 128 sayfa az buldum. Bi 128 sayfa daha okurdum. Okumanızı öneririm.
Bir kadına yakın duran herkes, aslında iki kadının huzurundadm: Bir dış varlık ve bir içsel criatura; bunlardan biri üstdünyada yaşarken, diğeri ise kolaylıkla görülemeyen bir dünyada yaşamını sürdürür. Dışarıdaki varlık gün ışığıyla yaşar ve kolayca gözlenebilir. Çoğu zaman pragmatik, kültürlü ve çok insanidir. Bununla birlikte criatura genellikle çok uzaklardan gelerek yüzeye çıkar, çoğu zaman göründüğü hızla ortadan kaybolur, yine de her zaman arkada bir duygu; şaşırtıcı, özgün ve bilgece bir şey bnakm.
Kadınlardaki bu ikili doğayı anlayan erkekler, hatta kadınlar, kimi zaman gözlerini kapatıp Tanrı’dan yardım dilerler. Kadınların ikiz doğasının paradoksu, bir tarafın duygusal anlamda soğukken, diğer tarafın daha sıcak olmasından kaynaklanır. Bir taraf ilişki açısından daha kararlı ve zenginken, diğeri biraz değişkendir. Genellikle bir taraf daha mutlu ve esnekken, diğeri “ne idüğünü bilmediği” şeylere özlem duyar. Biri neşeliyken, diğeri tatlı-sert ve dalgın olabilir. Bu “bir-olan-iki-ka-dın,” psişede binlerce şekilde birleşen ayrı ayrı, ama birbirine bitiştirilmiş unsurlardır.
Ayrıntı Yayınları
