Leyli, karanlığı ve gece ile hüznü anlatır. Peki Ahmet Arif'in leylimi olmak nasıl bir duygudur?
Okuduğunuz her satırda sevgiyi, özlemi, acıyı hissediyorsunuz.
Bir yerde diyor ki Ahmet Arif, Sevgi de "vermek" vardır. Yani karşılık yoksa sevgi bitmez. Nasıl güzel, nasıl saf sevgi değil mi?
Leyla Hanım'a yazdığı her mektuba sıcak, samimi, yürekten, Canım Leylam, Sevgili Canım, Ömrüm diye başladı, her mektubunu sevdiğinin gözlerinden öperek bitirdi.
"Gözlerinden öperim canım. En çokta burnundan. Gülme, ciddi söylüyorum"
Bıkmadı sevmekten usanmadı yazmaktan öyle sıcak, öyle içten sevdi ki Atilla İlhan'ın dizelerinde "Ben sana mecburum bilemezsin" dediği gibi Leyla hanıma sevdası mecburmuşçasına "Ben senin mecburum başkaca yokum" diyerek dile getirdi.
İnsan çekeceği çileye aşık olurmuş ya hani, ona çile gibi gelmez ya, canı yandıkça üzerine gider. Yine olsa yine sever ya Ahmet Arif "Pişman değilim bir daha dünyaya gelsem aynı hayatı daha bir ustaca ve korkusuz yaşarım. Ama bu sefer seni tanımakta gecikmem." diyerek ifade ediyor.
Karşılıksız olmasına rağmen böylesine içten yazılan kalpten dökülen kelimere
Ahmet Arif'in Leyla Erbil'e yazdığı mektuplar demek ne kadar duygusuz kalır değil mi?
İsterdim ki Leyla Erbil'in de dostça da olsa yazdığı mektupları okumak isterdim işte o zaman tam bir edebiyat şöleni olurdu.
Bu güzel eseri okuyun okutun sevdiğinize hediye edin.
Gözlerinizden öper iyi geceler dilerim.
Kitapla sevgiyle kalın.