479 syf.
9/10 puan verdi
·
Read in 12 days
Yıllardır kitaplığımda beklettiğim, okumak için doğru zamanı beklediğim, doğru zamanın geldiğini hissettiğimde elime alıp okudum Tehlikeli Oyunlar ile karşınızdayım. Kahramanımız Hikmet Benol, insanlar tarafından anlaşılmadığını düşünmüş, bir gecekonduda kendi kurduğu oyunlarla yaşarken albayı da oyunlarına katmıştır. Oyunlarda insana, topluma, ülkemize öylesine etkileyici tespitlerde bulunuyor ki etkilenmemek elde değil. Hikmet, ailesinden beklediği sevgiyi bulamamış, yaptığı mutsuz evliliğin ardından büyük aşkı olan Bilge'de de umduğunu bulamamıştır. Tüm bu olumsuzlukların ardından gecekondudaki oyunlarıyla bir nevi yaşama tutunmaya çalışmaktadır. Kitap detaylarıyla bile o kadar etkileyici ki kahramanımızın ne ismi ne de soyismi tesadüftür Oğuz Atay, Hikmet isminin ilk ve son harfi ile Shakespeare' in Hamlet'ine selam çakar. Hikmet ile Hamlet'in karakter olarak benzerliği de gözden kaçmasın. Kahramanın soyismi ise tam olarak Hikmet'in kitap boyunca süren varoluşsal kaygılarının adına yansımasıdır. Okurken yer yer sıkılabilirsiniz fakat doğru zamanın geldiğini hissettiğinizde elinizden bırakmayacağınız bir başyapıt olacak.
Tehlikeli Oyunlar
Tehlikeli OyunlarOğuz Atay · İletişim Yayıncılık · 202231.1k okunma
Romanın Rusya Ukrayna çatışmasına benzerliği, "öldürmeye yeltenen ve ölmek üzere olan belli olduğu halde, tarafları karşılıklı silahlı mücadeleye iteleyen kimdir" sorusunun cevabıdır. Sovyetler Birliği çöktükten sonra ABD, NATO'yu kullanarak tamamen Rusofob, yani Rus düşmanı bir politika izleyip Rusya'yı batıdan NATO ile doğudan da Taliban ve benzeri Müslüman hareketleriyle kuşatma altına almaya çalışmaktadır. Eski Demir Perde ülkelerini derhal NATO üyesi yapmakla kalmayıp, SSCB'den ayrılan Baltik ülkelerini de hemen NATO şemsiyesi altına almıştır. SSCB 1962 senesinde Küba'ya füze sistemleri yerleştirmeye kalktığı zaman Başkan John F. Kennedy, Rusya'yı nükleer savaşla tehdit etmiş, büyük İngiliz matematikçi ve filozof Lord Bertrand Russell'dan yaptığının insanlık düşmanlığı olduğunu, tüm dünyayı tehdit ettiğini söyleyen sert bir telgraf almıştı. Halbuki o dönemde İstan- bul yakınlarında, Alemdağ'da Amerikan roketleri yerleştirilmişti bile. Yani SSCB'nin yaptığı ABD'nin yaptığına bir karşılık vermekten ibaretti. Lord Russell o zamanki SSCB Politbüro Başkanı Kruşçov'a da bir telgraf yollayarak Amerikan kışkırtmalarına cevap verilmemesinin insanlığın geleceği açısından önemini vurgulamıştı. Lord Russell bir telgrafi da zamanın Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri U Thant'a yollayarak ABD'nin kınanmasını tavsiye etmişti. Sorun, Rusların son derece akılcı bir davranış sonucu geri adım atmalarıyla o zaman çözülmüştü.
Sayfa 59 - İnkılap KitabeviKitabı okudu
Reklam
Müslüman toplumu kendini güvende hissettiği her defasında açık olmayı başarmıştır. Böyle zamanlarda ortaya çıkan İslam görüntünün bugünün karikatürleriyle hiçbir benzerliği yakada, tur. Eski görüntünün İslamın başlangıçtaki esas ruhunu daha iyi yansıttığını söylemeye çalışmıyorum ama sadece, bu dinin de, tıpkı öteki dinler gibi, tıpkı öteki doktrinler gibi her dönem- de zamanın ve mekanın damgasını taşıdığını söylemek istiyorum. Kendilerinden emin olan toplumlar yansımalarını güven verici, huzur dolu, açık bir dinde bulurlar; güvensiz toplumlarsa korkak, bağnaz, çatıkkaşlı bir dinde. Dinamik toplumlar, yenilikçi, yaratıcı bir İslamda yansırlar; oldukları yerde kalan toplumlar durağan, en küçük değişime bile isyan eden bir İslamda yansırlar.
168 syf.
7/10 puan verdi
·
Read in 6 days
Hazlar ve Hazlar
Kayıp Zamanın İzinde
Kayıp Zamanın İzinde
’nin ayak sesleri varmış bu kitapta.
Marcel Proust
Marcel Proust
’u tanımak için ideal bir başlangıçmış.
Fyodor Dostoyevski
Fyodor Dostoyevski
okumaya
Karamazov Kardeşler
Karamazov Kardeşler
gibi zirvedeki bir eserden başlama cahilliğimden sonra(#232349654) aynı hataya bir kez daha düşmemek için adımlarımı daha dikkatli atmaya karar verdim ve Proust üzerine uzun uzun araştırma yaptım.
Hazlar ve Günler
Hazlar ve Günler
Hazlar ve Günler
Hazlar ve GünlerMarcel Proust · Yapı Kredi Yayınları · 20201,337 okunma
Sorun din değil toplumdur.
Müslüman toplumu kendini güvende hissettiği her defasında açık olmayı başarmıştır. Böyle zamanlarda ortaya çıkan İslam görüntüsünün bugünün karikatürleriyle hiçbir benzerliği yok. Eski görüntünün İslamın başlangıçtaki esas ruhunu daha iyi yansıttığını söylemeye çalışmıyorum ama sadece bu dinin de, tıpkı öteki dinler gibi, tıpkı öteki doktrinler gibi her dönem de zamanın ve mekanın damgasını taşıdığını söylemek istiyorum. Kendilerinden emin olan toplumlar yansımalarını güven verici, huzur dolu, açık bir dinde bulurlar, güvensiz toplumlarsa korkak, bağnaz, çatıkkaşlı bir dinde. Dinamik toplumlar ve yenilikçi, yaratıcı bir İslamda yansırlar, oldukları yerde kalan toplumlar durağan, en küçuk değişime bile isyan eden bir İslamda yansırlar.
Bu sebeple, meseleyi daha evliliğin başında ciddiye almak gerekir. Evlenilecek kişinin tercihi önemli bir şey. Uygunluk; yaş, kültür, merak ve ilgilerin benzerliği belirleyicidir. Flört mevsimleri, bu mevsimlerde yaşanan duygusal yoğunluk aldatıcı olabilir. Hoşlanma sevgi değildir; hoşlanma sevgiye dönüşüyor mu, buna bakmak lazım. Hemen karar verilmemeli. Duyguların oturması için zamanın geçmesi gerekir. Hoşlanma sevgiye, sevgi aşka dönüşmelidir. Hoşlanma, sevgi ve aşk durumlarında aradaki ilişkinin yoğunluğu kişilerde farklılık arz eder. İnsan bu üç halde farklı şeyler hisseder. Bu sebeple aradaki ilgi ve duygu köklü olmalıdır.
Sayfa 213
Reklam
_Tinin Görüngübilimi, bilincin değişiminin yolculuğunun betimidir. _Her şey kozmik tinin görüngüleridir. Bu gerçekliklerin dışında aşkın bir varoluş bulunmaz. Her şey bu dünyada olup biter ancak bilen özne ile bilinen şey mesela bilinç ve dünya aynı şeydir. Hepimiz her şeyi kapsayan kozmik ruhun parçalarıyızdır. O tekil ve tüm olan tin'dir.
312 syf.
8/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 25 hours
‘İnsanlar bir zaman kümesi içinde sürüklenip önce yapay bir unutuşun dip akıntılarına yakalanırlar ama bu sonunda, mutlaka gerçek bir unutuşa evrilir. Çünkü hiçbir şey orada ebediyen kalmaz, her şey akıp gider. . Thora, August ve Hugo. Ortak noktaları Stockholm ve tarifi zor bir çekim. Birbirlerinden ne kadar farklı olduklarını önemsizleştiren büyüklükte bir çekim. . 1993 doğumlu İsveçli yazar Johanna Hedman’ın ilk romanı Üçlü. Kendini okutan, sonunu merak ettiren bir ilişki ağını konu alıyor. Gündelik konular çoğunlukla ama üç ana karakterin de kırılmış yanlarını görüyoruz. Son sayfayı çevirince devamının eksikliğini hissettim, sanki bir bitmemişlik varmışçasına. Tanıdık geldi bana isimler, özellikle Hugo. Uyum çabalamaya çalıştıkça kabuğuna çekilmesi dokundu bana.. . Sally Rooney’in yazım tarzıyla oldukça benzetiliyor (ki yer yer ben de Normal İnsanlar’ı anımsadım) ancak günümüzü yazmanın benzerliği olarak görüyorum ben bunu. Zamanın ruhunu yakalamak gibi. İlişkilerin karmaşıklığı,kozmopolit yapılar, her şeyin/ her duygunun çabuk tüketilmesi artık yeni gerçekliğimiz. Bunlardan nasıl kaçamıyorsak ve tam da ortasında yer alıyorsak, edebiyata yansımalarını da göreceğiz, sinemaya da, müziğe de.. Belki de yeni klasiklerimiz yüzeysel gibi görünen, basitlikten beslenen ama acımasız gerçekliklerle örtülü bu parçalar olacak.. . Zeynep Tamer çevirisi, Hamdi Akçay kapak tasarımıyla ~
Üçlü
ÜçlüJohanna Hedman · İthaki yayınları · 20236 okunma
110 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.