Merhabalar,
Kambur,gazetede yaşlı bir adamın ölüm ilanını okur ve hiç tanımadığı yaşlı adamın cenazesine gitmeye karar verir. Kitap böyle başlar. Kambur öyle bir karakter ki zamanı, mekanı,yurdu yok. Ölümden kaçmak için çalıp durduğu kontrabasıyla zamana bir dur demek,orada beklemek ister.
Kambur ölümün yakınlığının ve hayatla ilgili yaşadığı farkındalıkların bir sonucu olarak yaşamamayı seçer ama onunla alay etmeyi de bırakmaz.Kambur sadece fiziksel özelliklerinden biri değildir onun için adeta hayatının bütünüdür.
Yazar ,kitabı bilinç akışı tekniğiyle oluşturmuş.Kamburun iç monologlarına,savruk,ordan oraya atlayan düşüncelerine şahit olmamız bu yüzden.
Kendine ve hayata yabancılaşma,zaman ve ölüm, varoluşsal sancılar kitabın temaları.
Metin olarak ağır ve derin bir kitap.
Şule Gürbüz'ün 18 yaşında bu kitabı yazmış olması da onu daha çarpıcı ve etkileyici hale getiriyor.
İnsanın kendi hayatındaki kamburlara dönüp bir bakmasını, ölüm gerçeğini,zaman kavramını sorgulatıyor. Kısacası tokat yemiş hissi uyandıran bir kitap demek yanlış olmaz. Cümlelerin anlamdan ziyade hissettirdiklerini yaşamanız için okumanız lazım.
Tavsiye ederim.
"Tanımakla görevlendirildiğim kişi ben miyim?"