Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Mahşerin Dört Atlısı
Ve o dört atlının çılgın koşusu muazzam insan yığınları üzerinden tayfun gibi geçiyordu. Başlarının üstünde gökyüzü morumsu bir günbatımı loşluğuna bürünmekteydi. Dehşet saçan, şekilsiz ejderler bu çılgın koşunun çevresinde iğrenç bir muhafız alayı gibi kanat çırpmaktaydı. Zavallı insanlık korkudan deliye dönmüş, Veba, Savaş, Açlık ve Ecel'in nal seslerini duydukça çil yavrusu gibi kaçışıyordu. Erkekler ve kadınlar, gençler ve yaşlılar itişip kakışıyorlar, yüzlerinde ve hallerinde bin türlü dehşet, şaşkınlık, umutsuzluk ifadesiyle yerlerde sürünüyorlardı.
Sayfa 166 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
Ah zavallı erkekler :)))
+ Ah Lucile! Tek bir sözünüz bile kalbimin acılarını nasıl da yatıştırdı. Sevdiğimiz insanın bizi ikna etmesine ne de kolay izin veriyoruz! - Bu güzel yaratıklar bizi ne de güzel parmaklarında oynatıyor!
Reklam
Servetleriyle bir kadını memnun etmeye çalışan erkekler kendilerine merhamet de edilmezse pek zavallı olurlar.Fakat sevgilisini aşkının bütün kudretiyle benimseyen kadın,dar bir hayatta bile mesuttur.
"Hangimiz kendimizden emin olduk? Biz, erkekler, zavallı yaratıklarız. "
Hangimiz kendimizden emin olduk? Biz, erkekler, zavallı yaratıklarız.
Reklam
Osmanlıların Şamdan Çekilmesiyle Şamlı Arapların Sevinci
Osmanlıların Çekilmesiyle İsyancı Arapların ve Lawrence'nin Şam'a girişinde Şam'lıların Büyük Sevinci! (Biz halen bunlara din kardeşimiz, canımız ciğerimiz demeye devam edelim!!!) İçeri girdiğimuzde bizi kilometrelerce devam eden bir insan seli karşılamıştı; şimdi ise her yüz kişiye karşılık binlercesi vardı. Çeyrek milyon nüfuslu bu şehirdeki her erkek, kadın ve çocuk sokaklara dökülmüş, ruhlarını ateşlemek için sadece bizim ortaya çıkışımızın kıvılcımını bekliyorlardı. Şam, sevinçten çılgına dönmüştü. Erkekler neşelenmek için tarbuşlarını havaya fırlatıyor, kadınlar ise peçelerini yırtıyorlardı. Ev sahipleri önümüzden yola çiçekler, asmalar, halılar atıyorlar; eşleri de kahkahalarla bağırarak kafeslerin arasından eğilip bizi kokulu banyo köpükleriyle ıslatıyorlardı. Zavallı dervişler önümüzde ve arkamızda koşan uşaklarımız oldular, uluyor ve çılgınca kendilerini kesiyorlardı (sevinçten). Yerel bağırışların ve kadınların tiz çığlıklarının üzerine, "Faysal, Nâsır, Şükrü, Urens" diye bağıran erkek seslerinin ölçülü gürültüsü geldi, burada başlayan, meydanlar boyunca, pazar boyunca, uzun sokaklardan Doğu kapısına, duvarın etrafından, Meydan'a geri dönen dalgalar halinde uzayan ve kalenin yanında etrafımızda bir bağırış duvarına dönüştü.
Hangimiz kendimizden emin olduk? Biz, erkekler, zavallı yaratıklarız.
"Sen akıllı bir adamsın, dostum John; iyi mantık yürütürsün ve nekān gözüpektir, ama çok fazla önyargılısın. Gözlerinin görmesine ya da kulaklarının duymasına izin vermiyorsun ve günlük yaşamınin dışında olan şeylerin senin için değeri yok. Anlayamayacağın, ama yine de var olan şeyler olduğunu düşünmüyor musun; bazı insanların görebildiği,
Sayfa 217 - Dr. Seward'ın Günlüğü - 26 EylülKitabı okudu
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.