Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
- Senin de benim üzerimde hükmün var ve beni yaralayabilirsin, bana sadık olmana ve dostça davranmana rağmen sana zayıf noktamı göstermeye cesaret edemiyorum, ya elimi kolumu bir anda bağlarsan diye.
On yillik savas döneminden çikmis, egitimli nüfusunun çoğunu bu savaşlarda kaybetmiş ve yeni kurulmuş bir ülkenin zayıf kaynaklarına rağmen yurt disina ögrenci yollamistir. Bu dönemde sadece teknik dallar değil arkeoloji, filoloji ve hatta Bizans tetkikleri için de ögrenciler gönderildi. Jale Inan, Sahap Kocatopçu, Sadi Irmak, Akdes Nimet Kurat, Enver Ziya Karal, Sabahattin Ali, Sebahattin Eyüboglu.. Arkeoloji icin gidenlerden Ekrem Akurgal ve Hititolojinin babalarindan sayilan Sedat Alp önerli bilginter oldular.
Sayfa 322Kitabı okudu
Reklam
" Zayıf olmak bir meziyet değildir. Ezilip acı çekmek seni daha iyi bir insan yapmaz. O yüzden ya dik dur ya da yerlerde sürün. "
Röportaj
Yapılacak olan ilerlemelerden, gelişmelerden alıkoyuyor mu? Koymuyorsa o zaman din bir tabu mu? Geri kalmış toplumda din etkisi çok büyüktür, hele doğuda. Türkiye’nin doğusu sizin bile tahmin edemeyeceğiniz şekilde din baskısı altındadır. Bugün Kürt örgütlerinin çoğu dinidir. PKK lideri Apo, neden birden dine yöneldi? Yakalayacağı zayıf damarı gördü, halkta, biliyor. Dini kullanıp onları elde edecek. Din orada, şimdi bir alettir. Gelelim batıya, hele Amerika’ya. Amerika’nın tarihinden ne olacak... Fazla, fazla üç yüzyıllıktır. İngilizi, Fransızı şurdan burdan bir yığın insan göç etmiş. Bu insanların da belirli bir tarihi geçmişi yok. Dinse dağınıktır. Siz, insanları mecliste dinî olarak yemin ettirirseniz Türkiye’nin vay haline! Kapitalizmi gelişmiş bir Amerika ile Türkiye’yi din konusunda bir tutamazsınız. Sen bu laik devlet sistemini parçalayıp da, yerine din min koyarsan, Türkiye’nin işi biter. Bunu size, açıkça söyleyeyim.
512 syf.
7/10 puan verdi
Kitap Winona, Vivi Ann ve Aurora isimli üç kız kardeşin dramatik hayat hikayesini ele alıyor. Düşüncelerime gelirsek kitap asla kötü değildi hatta akıcıydı, kolay bir şekilde bitirdim fakat Kristin Hanna'nın çok daha iyi kitaplarını okumuştum ve bu kitap diğerlerinin yanında hafif kaldı. Winona karakterinin dengesizlikleri ve yaptığı yanlış seçimlere çok sinir oldum ve açıkçası son bölümlerde hatasını telafi etmeye çalışması benim için hiçbir anlam ifade etmedi. 3 puan kırmamın sebebi kitap sonunun çok aceleye getirilmiş gibi yazılması ve Dallas'ın karakter gelişiminin zayıf olmasından kaynaklanıyor. Çünkü biz sonda görüyoruz ki Dallas Raintree kendisi hakkında yanlış ifade veren Mrtyle isimli karakteri anında affetmiştir. Oysaki kitabın başında çizilen Dallas karakteri asla böyle bir şeyi affetmezdi. Ayrıca adam içerde 10 yıldan fazla süredir yatmış ve çocukluğunda yaşadığı şiddet, travmalar, kaygı vs. derken... Bu kadar kolay atlatmış olması gerçekçi değildi. En azından kitapta zaman atlaması yapılabilirdi. Dallas'ın özgürlüğüne kavuştuğu anda yaşama adapte olması tuhaftı. Yine de okunabilir bir kitap elbet. Özellikle reading slumptan çıkmak isteyenlere tavsiyemdir.
Gerçek Renkler
Gerçek RenklerKristin Hannah · Pegasus Yayınları · 20131,772 okunma
240 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
Gece siyahı bakışlarr...
Tekrardan herkese merhaba. Bugün Memphis yayınlarından çıkmış ve kapak tasarımı ile beni kendine çok çeken "Gece siyahı'nın" yorumuyla geldim. İlk olarak şundan bahsetmeliyim ki kitabın adının neden böyle olduğunun sebebi aşırı güzeldi. Kitabın konusu kısaca şöyle; tutku diye bir kızımız var ve bu kızımız bir yerde çalışıyor. Bir
Gece Siyahı 1
Gece Siyahı 1Dilan İlhan · Memphıs Yayınları · 202420 okunma
Reklam
Sarsılarak uyandığı Özgür. Demir ranzanın çapraz gönüllü genç düşen, koğuşun küçük kare penceresinden mütemadiyen sızan güneş hüzmesi zannettigi ışığa baktı, gözlerini kırpıştırarak. Zaman-mekan kavramını yetirmiş boş bilinçle bakakaldıgı zayıf ışığın, yeni tuttuğu evinin penceresinden süzulen sokak lambasına ait olduğunu anlaması birkaç saniyesini aldı..
Ya rabbim, ne kadar da zayıf yarattın bizleri, ölmek ne kolay.
Bilindiği gibi silahlar fiziksel olarak zayıf insanları kendinden daha emin hissettirir.
kendisini bu ülkede hapsedildiği duygusundan kurtaramayacağını, yaşamının en sıkıntılı gecesini orada, o gün geçireceğini, 22. kattaki odasının terasından kendisini atma saplantısıyla, uykusuzluk içinde bunca çırpınarak savaşacağını da bilemezdi. Nasıl olmuştu da, güçlü sandığı içyaşamı, bir gün içinde böylesine dibe vurmuş, onu ölüm düşüncesinin kıyısına getirmişti. Apaçık görüyordu ölüm düşüncesinin burada kalıp bütün parasının da savrulmasıyla içine düşeceği hapsolmak, Avrupa kara parçasına dönememekten geldiğini. İnsanını bilmediği, onu izleyen ikinci bir yaşamı daha vardı, işte o yaşam, kendiliğinden en zayıf düştüğü bir anda üzerine karabasan olarak çullanıyor, yaşamış yazarın öykülerinde yazdığı ürkünç bir parçalanışın kıyılarına sürüklüyordu.
Sayfa 92 - 1. Baskı Şubat 2006 İmge KitapeviKitabı okudu
Reklam
Hayatta her şey kötüye gidebilir, aşk hariç. Yeter ki bitkin düşen, bocalayıp tökezleyen zayıf iradeli biri olmasın, aşk hiçbir zaman yolunu şaşırmaz…
"Her yolculukta zorluklar vardır. Ancak, bunlar seni zayıf düşürmek için değil, seni eğitmek ve olgunlaştırmak içindir."
Bay Ölüm ile uzun süre aynı pansiyonda kalmak kafa karıştırıcı; özellikle de ölümle yaşam arasında tercih yapmakta zorlanan benim gibi insanlar yönünden. Üstelik adam kimliğini de inkâr ediyor. Sözümona sıradan bir mirasyedi olduğu savında. Sürekli siyah kıyafetler giymesinin, ölüm meleği ya da şeytan gibi bir şey olmasıyla uzaktan yakından alakası yokmuş, sevdiği tek renk siyahsa ne yapsınmış yani? Ayrıca ne güzel kir de göstermiyormuş siyah, daha zayıf bir görünüm veriyormuş ona. “Hayal gücünüze hayranım ama unutmayın ki bu her zaman haklı olduğunuz, isabetli tahminlerde bulunabileceğiniz anlamına da gelmez elbette,” diyor bana. Arada bir kısa süreli kent dışı seyahatlere çıkmamı, pansiyon dışından yeni insanlarla tanışmamı, birkaç farklı hobi edinmemi, kısacası yaşama alanımı genişletmemi, kendimi, duygularımı bu yollarla yenilememi öneriyor babacan tavırlarla. “Kusura bakmayın ama sizin ruhunuz kararmış hatta kokuşmuş azizim,” diyor. Oysa ben onun kim olduğundan adım gibi eminim. Etrafımda ustaca dans ediyor, çemberi köpekbalıkları gibi giderek daraltıyor. Gerilimi sinsice artırıyor. Ondan kaçsam mı yoksa soluğumu tutup kendimi onun karanlık koynuna mı teslim etsem bilemiyorum, karar veremiyorum. Acaba benim açımdan hangisi daha mantıklı?
Öğretmenler
Onlara yapılan gereksiz işkenceler kafamın tasını attırıyordu. Kötü not verseler bile. Kötü notların ne önemi var ki, öyleyse bu zayıf ve savunmasız varlıkların neden canını yakalım?
Sayfa 27 - Can, 2. BaskıKitabı okuyor
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.