İnsanların en zayıf tarafları, sormadan, araştır­madan, düşünmeden, kafalarını patlatmadan inanmak husu­sundaki hayret verici temayülleridir.
Zayıf zihinleri diz çöktürüp itaat ettiren yaltakçı önyargıların yol açtığı bütün korkuları üzerinden at. Mantığı sandalyesinde düzelt ve her olay ve düşünce için onun mahkemesine başvur. Tanrının varlığını bile cesurca sorgula; çünkü eğer bir Tanrı varsa, mantığa olan saygıyı gözü kapalı korkudan daha çok takdir edecektir.
Reklam
Rüya görmek, mütehayyile gücünün yalnız kalmasından ve duyunun onu meşgul etmeyi bırakmasından kaynaklanır. Nefis, duyudan yüz çevirir ve duyu ile ilgilenmeyi bırakır. Mütehayyilenin tabiatı anlatmaktır. O nadiren durur. Bazen bedenin mizacını anlatır. Safra olunca sarı renkler gibi görünür. Sevda olunca siyah renk gibi görünür. Sıcaklık baskın olunca ateş gibi görünür. Soğukluk baskın olunca buz gibi görünür. Bazen eski düşünceleri anlatır. Nefis zayıf olursa duyu olarak çaresiz kaldığı gibi bizzat davranış olarak da çaresiz kalır. Eğer nefis güçlü olur veya tahayyül sakinliği fırsatı bulursa hareketten kesilir ve sakin olur. Ruhani cevherlerin ona yansıması -ki onların ona yansımamasının sebebidir- aşağı ile meşgul olan nefsin kabul edici olmamasındandır. Onlar nefse yansıyınca içlerinde bulunan hallerin sureti, özellikle nefis için daha önemli ve uygun olan şey nefse yansır. Onların yansıması, daha önce geçtiği gibi, zatları idrak olan haller manasındadır.
Sayfa 497 - Rüya görmenin sebebi ve onun doğruluğu bölümünden.
Ruhumun ince, zayıf, boyası dökük duvarları deprem sonrası çatlaklarla doluydu, benliğimi sarmalayan odalar yıkılmaya yüz tutmuştu, bir sonraki sarsıntıya dayanabileceğim kuşkuluydu.
Bana öyle geliyordu ki, gözlerimi kapatırsam, kendimi buradan tümüyle bambaşka bir yerde zayıf ve sendeler bir durumda bulacağım.
Sayfa 216 - Doğan KitapKitabı okuyor
Felsefe-Bilim ve Din +11
Özgür düşünceyi her şeyin üstünde tuttuklarından ötürü hep bozguncu luk ve ahlaksızlıkla suçlandırılmıştır. Sanki Erdem yalnız bilgisizlikte,ahlak ise yalnız alıklıkla burunurmuş gibi! XVII. yüzyılda özgür düşünülmüş kişilere sapkın adı takılmış,XVIII. yüzyılda Tanrı’ya inanmayan kişilerin namuslu olamayacağı öne sürülmüş, felsefi maddeciliği benimseyen en kusursuz,en tutarlı akılcılara hep kuş kutla bakılmış,bunun için,çift anlamlı materyalist sözcüğünden haince ya rarlanilmıştır.XX. yüzyılın insanları. eğer mağara insanlarından başka türlü yaşıyorlarsa;eğer öbür bir çok canlılardan daha zayıf ve basit hay vanlar olarak kalacak yerde,yavaş yavaş yeryüzünde ön sıraya geçmiş şer,doğanın kuvvetlerini buyrukları altına almışlar ve küreyi insancıllaştır mışlarsa yani dünya üzerinde insanın varlığını ve iradesini duyurmuşlarsa, bu,ancak akılcılık dediğimiz sürekli çaba yardımıyla olmuşturEğer insan lar kendilerini ezen gizemli kuvvetler önünde,bu kuvvetleri anlamaya,yen meye ve kullanmaya çalışmayıp da dize gelmeye katlansalardı,yıllar yılı yontma taş dönemindeki gibi yaşa tıp gideceklerdi.Nitekim,kölelik be yoksulluktan ateşe taparak değil. ateşi yenerek ve kullanarak kurtuldu lar
Sayfa 73 - ebyKitabı okuyor
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.