Bir senaryonun veya herhangi bir sanat yapıtının bütününden herhangi bir parçayı çıkardığımızda birbeksiklik hissedilmiyorsa, işte o zaman söz konusu sanat yapıtının dramaturjisinin zayıf veya sağlam olmadığından sözedebiliriz. Ama sadece bu değil. Senaryonun ayrı elementlerinin kuvvetli iç bağlarla birbiriyle bağlı olmaması yahut birbirini doğurmaması, sahnesel eylemin nedensiz kesintiye uğraması, ana konudan uzaklaşmak, senaryonun sanatsal düşüncesinin zayıflığı, yan olayların filmin ana olayını bastırması ve bağlamın kaybolması, filmsel olayda diyalektik gelişme yerine sırf mekanik bir hareketin tercih edilmisolması, vs... gibi faktörler, sinema dramaturjisini zayıflatan faktörlerin başında gelir.
Kitap bir insanın zaaflarını son ana kadar hep iradesi dışındaymis gibi gösterme çabaları ve kendisini aklama çabaları... Ömer nezdinde dönemin aydın denilen kişilerin aslında ahlaki olarak ne kadar kötü olduklarını ve bunu olağan karşılamaları tuhaf ve bu biraz da mide bulandırıyor. İnsanın içinde şeytan yoktur, her pisliği şeytana yıkan zayıf karakter vardır. Çaresiz kalmış Macide ve kitaptaki düzgün denilebilecek belki de tek karakter Bedri idi.
Roman boyunca Ömer'in zaaflarını bilmesi,kendi iradesini ortaya koyamamasi ve her seferinde duzelecegim diyerek sevdiği Macide'ye söz verip bir türlü düzelmemesi teması üzerinde .
Kitabın en beğendiğim tarafı iç sesi harika sunması. Kürk Mantolu Madonnadaki Raif efendi nezdinde Sabahattin Ali'nin bu ustalığını biliyoruz zaten. Sabahattin Ali, Oğuz Atay,Kafka, Zweig... İç sesi harika sunan yazarlarin başında geliyor.
* * *
Hayat bazen öyle insafsız ki
Küçük bir boşluğundan yakalar
Hissettirmez en zayıf anında
Seni ta yüreğinden yaralar
youtube.com/watch?v=VVjO1uo...🤍💙