Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Berkin Zobi

Berkin Zobi
@zberkin
Okuyabildiği kadar okur, yazabildiği kadar yazar. Instagram: @zobiberkin
Sabitlenmiş gönderi
İnsan papaz milletiyle ne denli az düşüp kalkarsa o denli iyi eder bence.
Sayfa 110 - CoupeauKitabı okudu
Reklam
80 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Tarif edilen kötü durum insanların dostça işbirliğine, dayanışmaya, paylaşmaya, karşılıklı gücüne, birbirini tanımaya ve saygıya dayalı birlikteliklerin yerine, yarışma ve rekabetin (bir avuç insanın hırsla zenginleşmesinin herkesin iyiliğine giden asil bir yol olduğu düşüncesinden türetilmiş varoluş biçiminin) koyulmasının ruhani sonucudur.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Kayıplar büyük olup, tuzak içerisindeki yaşam (her yabancıda, yoldan geçen insanda, komşuda veya iş arkadaşında kötü niyet ve gizli kapaklı entrika olanağını ve ihtimalini koklayarak) daima tetikte beklemeyi gerektirdiğinden, bedeli bozuk sinirler ve ipini koparmış, her yere nüfuz etmiş, karanlık ve belirsiz korkular cinsinden ödenir. Dünya, tuzağa düşmüş olanlara kendini, şüpheyle dolup taşan ve şüphelerle kaynayan bir yer olarak gösterir; içinde yaşayanların tümü veya tamamına yakını aksi ispat edilene kadar suçludur ve her bir beraat bir sonraki bildiriye kadar geçerlidir, istenildiğinde temyize götürülebilir ya da her an feshedilebilir.
Bu müşteri-emtia ya da kullanıcı-fayda ilişkisi modeli insanın insan ile olan etkileşimine nakledilir ve tüketim toplumunun tüketicileri olan bize ta çocukluğumuzdan hayatımızın sonuna dek nakış gibi işlenir. Bu nakış işi insanlar arasındaki bağların mevcut kırılganlığının ve insanların birlik ve ortaklıklarındaki değişkenliğin başlıca sorumlusudur; bununla birlikte, insanlar arasındaki bağların zayıf ve feshedilebilir olması bugünlerde çoğumuza dadanıp fazlasıyla ruhsal endişeye ve mutsuzluğa neden olan dışlanma, terk edilmişlik ve yalnızlık korkularının durmaksızın akan, gür bir kaynağıdır.
Reklam
Yapılması gereken şey, özellikle de kriz zamanlarında, vizyonlar veya en azından daha önce düşünülmemiş fikirler geliştirmektedir. Bunların tümü kulağa safça gelebilir. Fakat aslında öyle değil. Kaldı ki, kitlesel boyutta yıkımla yüklü bir trenin, içindeki insanların aksi istikamette koşması halinde hızını ve yolunu değiştireceğini hayal etmekten daha safça ne olabilir? Albert Einstein'ın dediği gibi, sorunlar daha en başta onlara yol açan düşünce modeliyle çözülemez. Yolu değiştirmek, bunun için de önce treni durdurmak gerekir.
Sayfa 56 - Harald WelzerKitabı okudu
Dertlerden uzaklaşıp memnuniyetle doğru giden yolda karşılaştığımız tüm sorunların çözümünü mağazalarda arıyoruz. Beşikten mezara kadar, mağazaları yaşamlarımızın ve ortak yaşamların tüm hastalıklarını ve ıstıraplarını ya da en azından hafifletecek ilaçlarla dolu eczaneler olarak görmeye alıştırılıp bu yönde eğitiliyoruz.
Medyanın yarattığı yapmacık olaylar emekçileri kendi çaresizliklerinden uzaklaştırabiliyorsa... Para babalarının korkmalarını gerektirecek bir şey yok demektir.
Biriktirilen öfke stokları ara sıra kısa süreli, çılgın tahribat partilerinde patlak verir; ancak bu durum, mahrum bırakılanların, mutluluk arayışını alışverişe eşit olduğu ve mutluluğun mağaza raflarında aranması gerektiği ve arada bulunabileceğini söyleyen tüketim toplumunun temel ilkesini sorgulayıp buna meydan okuma niyetlerinden ziyade, göz açıp kapayıncaya kadar da olsa tüketici cennetine girmek için duydukları arzularının ifadesidir.
Tüketicilere yönelik teknoloji ürünleri insanların narsisizmini tatmin etme yeminiyle müşterilerini yakalar. Ne olursa olsun, ne yaparsak yapalım veya neyi yapmaktan vazgeçersek vazgeçelim bizim üzerimize çok kafa yordukları kesin.
Reklam
Artan rekabetin neden olduğu istikrarsızlık, akut ruhsal rahatsızlıklar, sürekli endişe ve kronik mutsuzluk ise, kısa süren güvenli dönemlerde bile fakirlerin yakasını bırakmıyor.
Atalarımız tarafından alınan ve uygulanan kararlardan mıdır bilinmez, 21. yüzyılın başında dünyamız, beraberlik ve dostça işbirliği şöyle dursun, barış içinde yaşamaya bile elverişli değil. Hayatımız öyle biçimlendirilmiş ki işbirliği ve beraberlik rağbet görmemekle kalmıyor aynı zamanda zor ve masraflı bir seçenek olarak karşımıza çıkıyor.
Kapitalist, bireyci tüketim toplumunda yaşayan bizim, yaşam oyunlarımızda tekrar tekrar atmamız gereken zarlar çoğu durumda, eşitsizlikten çıkar sağlayan veya sağlamayı umanların lehine hilelidir.
Ne de olsa, "gerçekçilik" içten gelen isteklerimize karşı olan dış dirençlere taktığımız addır.
İstekayı tutanın, bilardo masasında canı nereye isterse gönderdiği bilardo topları değiliz; deyim yerindeyse, özgür olmak için yaratılmışız ve seçim yapmanın zahmetlerinden kendimizi ne kadar kurtarmak istesek isteyelim, önümüzde daima gidebileceğimiz birden fazla yol olacak.
Geçen yüzyılın neredeyse tamamında, "insanların bencil davranarak başkalarına da bir şekilde fayda sağladıkları gibi garip bir fikir yerleşmiştir" insanların kafalarına.
Sayfa 25 - Daniel DorlingKitabı okudu
676 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.