“Sana bir öykü anlatacağım,” dedi Zedka. “Çok güçlü bir büyücü, bütün bir ülkeyi yok etmek ister, o ülke halkından herkesin su çektiği bir kuyuya sihirli bir madde atar. Kuyunun suyunu kim içerse. “Ertesi sabah, herkes kuyudan su çekip içer, hepsi de delirir. Yalnızca kraliyet ailesi, kendilerine ait özel bir kuyudan su çektiklerinden, sihirbaz da o kuyuyu zehirlemeyi beceremediğinden, delirmezler. Tabii kral çok kaygılanır, halkının sağlığını ve güvenliğini sağlamak için bir dizi emir verir. Ancak polisler ve müfettişler de halkın içtiği sudan içmiş olduklarından, kralın emirlerini saçma bulur, uygulamazlar. “Ülkede yaşayanlar kralın emirlerini duyduklarında onun çıldırdığına inanırlar, hep birlikte şatosunun önünde toplanıp tacını ve tahtını bırakması için gösteriler yaparlar. Umutsuzluk içindeki kral tahtından inmeye hazırlanırken kraliçe ona engel olarak der ki 'Gel, biz de o kuyunun suyundan içelim, o zaman biz de onlar gibi oluruz.’ “Ve öyle yaparlar: Kral ile kraliçe de cinnet suyunu içip ânında saçma sapan konuşmaya başlarlar. Bu durumda halk taşkınlığından dolayı pişman olur; öyle ya madem kral bu kadar bilgece konuşuyor, onu alaşağı etmenin bir anlamı yoktur. “Ülkede barış ve huzur yeniden hüküm sürer, bu halk komşularından epeyce farklı bir hayat tarzı benimsemiştir, ama kral ölümüne dek ülkesini yönetebilmiştir.” ....bu maddeyi içeren ilaçların kronikleşen depresyonumu geçirmesini istemekle birlikte, deliliğim devam etsin istiyorum; yaşamımı başkalarının istediği gibi değil de kendi hayallerime uygun biçimde sürdüreyim....
Sana bir öykü anlatacağım, dedi Zedka..
Çok güçlü bir büyücü, bütün bir ülkeyi yok etmek ister, o ülke halkından herkesin su çektiği bir kuyuya sihirli bir madde atar. Kuyunun suyunu kim içerse delirecektir. Ertesi sabah, herkes kuyudan su çekip içer, hepsi de delirir. Yalnızca kraliyet ailesi, kendilerine ait özel bir kuyudan su çektiklerinden, sihirbaz da o kuyuyu zehirlemeyi beceremediğinden , delirmezler. Tabii kral çok kaygılanır, halkının sağlığını ve güvenliğini sağlamak için bir dizi emir verir. Ancak polisler ve müfettişler de halkın içtiği sudan içmiş olduklarından, kralın emirlerini saçma bulur, uygulamazlar. Ülkede yaşayanlar kralın emirlerini duyduklarında onun çıldırdığına inanırlar, hep birlikte şatosunun önünde toplanıp tacını ve tahtını bırakması için gösteriler yaparlar. Umutsuzluk içindeki kral tahtından inmeye hazırlanırken kraliçe ona engel olarak der ki: 'Gel, biz de o kuyunun suyundan içelim, o zaman biz de onlar gibi oluruz.' Ve öyle yaparlar: Kral ve Kraliçe de cinnet suyunu içip anında saçma sapan konuşmaya başlarlar. Bu durumda halk taşkınlığından dolayı pişman olur; öyle ya madem kral bu kadar bilgece konuşuyor, onu alaşağı etmenin bir anlamı yoktur. Ülkede barış ve huzur yeniden hüküm sürer, bu halk komşularından epeyce farklı bir hayat tarzı benimsemiştir, ama kral ölümüne dek ülkesini yönetebilmiştir.
Reklam
"Kendi dünyasında yaşayan herkes delidir. Şizofrenler, psikopatlar, manyaklar. Yani başkalarından farklı olanlar." "Yani, senin gibiler mi?" Zedka soruyu duymazdan gelerek devam etti: "Öte yandan bir Einstein var, zaman ile uzamın ayrı şeyler değil bir karışım olduğunu söylüyor. Ya da bir Kristof Kolomb, dünyanın öte ucunda bir uçurum değil başka bir kıta olduğunu ileri sürmüş. Ya da, insanoğlunun Everest'in zirvesine ulaşabileceğine inanan bir Edmund Hillary var. Sonra Beatles, bambaşka bir müzik yarattılar, eski çağlardaki insanlar gibi giyindiler. Bütün bu kişiler ve daha binlercesi, hep kendi dünyalarında yaşadılar."
Kendi dünyasında yaşayan herkes delidir. Şizof renler, piskopatlar, manyaklar. Yani, başkalarından farklı olanlar." "Yani, senin gibiler mi?" Zedka soruyu duymazdan gelerek devam etti: "Ote yandan bir Einstein var, zaman ile uzamın ayrı şeyler değil bir karışım olduğunu söylüyor. Ya da bir Kristof Kolomb, dünyanın öte ucunda bir uçurum değil başka bir kıta olduğunu ileri sürmüş. Ya da, insanoğlunun Everest'in zirvesine ulaşabileceğine inanan bir Edmond Hillary var. Sonra Beatles, bambaşka bir müzik yaratılar, eski çağlardaki insanlar gibi giyindiler. Bütün bu kişiler ve daha binlercesi, hep kendi dünyalarında yaşadılar."
» “zedka bir an ona her şeyi anlatabileceğini düşündü, ama sonra vazgeçti; insanlar hiçbir zaman kendilerine anlatılanlardan bir şey öğrenmezler, kendi çabalarıyla öğrenirler yalnızca.”
O kadar aptalca bir seydi ki... su siralar nerede olduğunu bile bilmedigi, ama gençliginde umutsuzca cok derinden sevdigi bir adam yüzünden depresyona girmek, delirmek. Her normal genç kiz gibi Zedka'nin da bir “İmkansız Aşk" yasamaya gereksinmesi olmuştu.
Reklam
Zedka bir an ona her şeyi anlatabileceğini düşündü, ama sonra vazgeçti; insanlar hiçbir zaman kendilerine anlatılanlardan bir şey öğrenmezler; kendi çabalarıyla öğrenirler yalnızca.
Hər bir normal gənc qız kimi, Zedka da "Əlçatmaz Məhəbbət" yaşamalı idi, amma cavanlığında naümidcəsinə așiq olub, hazırda isə mövcudluğundan belə xəbəri olmayan bir kişiyə görə depressiyaya düşmək və dəliliyə giriftar olmaq səfehlik idi.
O kadar aptalca bir şeydi ki... şu sıralar nerede olduğunu bile bilmediği, ama gençliğinde umutsuzca çok derinden sevdiği bir adam yüzünden depresyona girmek, delirmek. Her normal genç kız gibi Zedka'nın da bir "İmkansız Aşk" yaşamaya gereksinmesi olmuştu.
O kadar aptalca bir şeydi ki... şu sıralar nerede olduğunu bile bilmediği, ama gençliğinde umutsuzca çok derinden sevdiği bir adam yüzünden depresyona girmek, delirmek. Her normal genç kız gibi Zedka'nın da bir "İmkânsız Aşk" yaşamaya gereksinmesi olmuştu.
Sayfa 68 - can yayınlarıKitabı okuyor
638 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.