İncir Kuşları kitabından sonra...
Üç yıl sonra, Yugoslavya'nın Hırvatistan ile olan savaşı bu kez Bosna’ya sıçradı. Sırpların yaptığı katliamlarla ilgili haberler dünyaya yayılmaya başladı. Zedka, birkaç delinin aşırı davranışları yüzünden bütün bir ulusun suçlanmasının haksızlık olduğunu düşünüyordu.
"Do you know what exists out there, beyond the walls of Villete?” “People who have all drunk from the same well.” “Exactly,” said Zedka. “They think they’re normal, because they all do the same thing. Well, I’m going to pretend that I have drunk from the same well as them.”
Reklam
Sana bir öykü anlatacağım," dedi Zedka. "Çok güçlü bir büyücü, bütün bir ülkeyi yok etmek ister, o ülke halkından herkesin su çektiği bir kuyuya sihirli bir madde atar. Kuyunun suyunu kim içerse delirecektir. Ertesi sabah, herkes kuyudan su çekip içer, hepsi de delirir. Yalnızca kraliyet ailesi, kendilerine ait özel bir kuyudan su
“Soğuk, ama gene de şahane bir sabah,” dedi Zedka. “Tuhaftır, hiç bunun gibi soğuk, bulutlu, kurşuni günlerde azmazdı depresyonum. Sanki doğa benimle uyum içindeymiş, ruhumu yansıtıyormuş gibi gelirdi. Güneş açıp da çocuklar oyun oynamak için sokaklara çıktıklarında, ne kadar güzel bir gün diye herkes umutlandığında ben kendimi çok kötü hissederdim; benim bir türlü katılamadığım bir coşkunluk gösterisini haksızlık olarak düşünürdüm.”
Her normal genç kız gibi Zedka'nın da bir "İmkânsız Aşk" yaşamaya gereksinmesi olmuştur.
" 'Sana bir öykü anlatacağım' dedi Zedka. 'Çok güçlü bir büyücü, bütün bir ülkeyi yok etmek ister, o ülke halkından herkesin su çektiği bir kuyuya sihirli bir madde atar. Kuyunun suyunu kim içerse delirecektir. Ertesi sabah, herkes kuyudan su çekip içer, hepsi de delirir. Yalnızca kraliyet ailesi, kendilerine ait özel bir kuyudan su çektiklerinden, sihirbaz da o kuyuyu zehirlemeyi beceremediğinden, delirmezler. Tabii kral çok kaygılanır, halkının sağlığını ve güvenliğini sağlamak için bir dizi emir verir. Ancak polisler ve müfettişler de halkın içtiği sudan içmiş olduklarından, kralın emirlerini saçma bulur, uygulamazlar. Ülkede yaşayanlar kralın emirlerini duyduklarında onun çıldırdığına inanırlar, hep birlikte şatosunun önünde toplanıp tacını ve tahtını bırakması için gösteriler yaparlar. Umutsuzluk içindeki kral tahtından inmeye hazırlanırken kraliçe ona engel olarak der ki: 'Gel, biz de o kuyunun suyundan içelim, o zaman biz de onlar gibi oluruz.' Ve öyle yaparlar: Kral ile kraliçe de cinnet suyunu içip ânında saçma sapan konuşmaya başlarlar. Bu durumda halk taşkınlığından dolayı pişman olur; öyle ya madem kral bu kadar bilgece konuşuyor, onu alaşağı etmenin bir anlamı yoktur. Ülkede barış ve huzur yeniden hüküm sürer, bu halk komşularından epeyce farklı bir hayat tarzı benimsemiştir, ama kral ölümüne dek ülkesini yönetebilmiştir."
Sayfa 46 - Can YayınlarıKitabı okudu
Reklam
570 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.