Karanlıkta iki gölge, umutsuz, ağır alacakaranlıkta birbirine uzanıyor. Elleri birleşiyor ve ışık, yüz altın kupadan dökülen bir güneşmişçesine sel olup yayılıyor.
“Bence yaşadığın sürece bir şeylerle ilgilenmek çok önemli,” demişti Ellen bir keresinde. “Aksi olduğunda dirilerle ölüler arasında pek bir fark yokmuş gibi geliyor bana:”
“Birileri her zaman acı çekiyor, Faith ve bu çok korkunç. İnsanların, hatta herhangi bir şeyin acı çektiğini görmeye dayanamıyorum. Sadece onları duymayacağım ya da görmeyeceğim bir yere varana kadar kaçmak, kaçmak, kaçmak istiyorum.”
“Hayattan beklentimizin kalmadığını düşünmek asla doğru değildir. Hikâyemizi tamamladığımızı sandığımız anda kaderimiz, sayfayı çevirip bize yeni bir bölüm daha olduğunu göstererek bizi şaşırtır.”
“Ayrıca her zaman aklımda şu düşünce oluyor: ‘Bu her zaman olduğu gibi bir rüya değil. Bu gerçek…’ Ama sonra uykumdan uyanıyorum, bu da kalbimi kırıyor.”
“Ancak hayat dediğin nedir ki? Anlaşılmaz bir sır. Kurduğumuz düzen hep öyle sürüp gidecek sanırız. Birden ip kopar, ışık söner, her şey darmadağın olur.”
“Daha büyük sır ise şuydu ki büyük bir sevgi bütün bu zaman boyunca sadece bulunmayı bekliyordu. Bu sizden önceki kişilerden ileriye aktarılan bir sevgidir, sizin hayatınızı geçmişin korkularını ve talihsizliklerini tekrarlamadan doyasıya yaşamanız konusunda ısrar eden bir sevgidir. Bu derin bir sevgidir. Bu sizi herkese ve her şeye bağlayan sessiz ve hiç bitmeyen bir sevgidir. Bu, etkili bir tedavidir.”