Gün ağarmaya yüz tutmuş , güneş son sürat kalan gücünü harcıyor umudunu kaybetmiş bütün çiçekler için.Kim olduğu bilinmeyen bir çocuk ruha huzur veren bu serinlikten faydalanıp atıvermiş kendini sokağa.Her şey ne için ? Bu doğan gün , ilkbaharda yeşerip kışın solan çiçekler ne için ? Evlerin ışıkları yavaş yavaş yanmaya başlarken , insanlar içlerindeki huzursuzlukları yok etmek istercesine ellerini sadece evi aydınlatmak için değil , gönüllerini de aydınlatmak için ışıkları bir bir açıyorlar.Düşünmeden , belki bir gece karanlıktan kurtulmak isterlerken bir kişi eksik olduklarını fark edecekler.Belki eskiden ayağa bile kalkamadan , öylece yattığı yerden bir odanın bütün köşelerini izleyen bir insanın eksikliğini hissedecekler.Belki o insanın yattığı yatağın yerinde hatrısayılır büyüklükte bir masa , yanlarında saksılarla çiçekler ve bir de akıllara gelirse küçük , saksının önüne konulmuş bir çerçeve görecekler.Belki kışları o insanın bütün duygularının kaldığı tek yere bir yer yatağı koyacaklar.Ne garip değil mi ? Belki evinize yabancı bir kimse geldiğinde bütün bu duyguların önemi olmadan , çiçeklerin güzelliğinden bahsedecek size. Güneş sevmeyen bir çiçek sanırım tam köşeye koyduğunuza göre ? Aslında çok severdi diyeceksiniz , şimdi ise bir önemi kalmadı..
Zehra Kanat