SANAT ADAMI ATSIZ RUHLARA İŞLEYEN ŞİİR. Atsız'ın sanat hayatı şiirle başlar. Biz de onun şiiriyle başlayalım.
Julius Caesar (MÖ.101-44)
İlk ve en hoşuma giden özelliği solak olmasıdır. Keke­meliği yenmek için sahilde oturup, ağzına çakıl taşlarını dol­durarak saatlerce kendi kendine konuşan ve bu yöntemle ke­kemelikten kurtulan bilgin Cicero’nun öğrencisidir. Dünya­nın gelmiş geçmiş en büyük imparatoru, devlet adamı, şair, kanun koyucu, matematikçi ve yaman bir binicidir. Tepesinin kel olmasından öyle rahatsızdır ki başına defneyapraklarından bir taç takarak gezer. Gururlu, tutkulu, zeki, iradeli, gözü pek bir kahramandır. “İnsanlığın Babası”, “Yenilmez Sezar” gibi lakaplara sahiptir. Epilepsi hastasıdır. Bu özelliğinin onun başarısını engellediği söylense de kaybettiği hiçbir sa­vaşı olmamıştır. Sezar ayrıca biseksüeldir. Daha doğrusu cin­sel tercihinin ne olduğunu tam olarak bilemiyoruz, çünkü bu konuda kendisinin bir demeci yok, ama tarihçiler, karısı ve çocukları da olduğu için gey demek yerine biseksüel demeyi tercih ediyor. Dünya zevklerine, içkiye ve kadınlara aşırı düş­kün. Bu arada kendisine açılan erkek kollarına da hiç çekin­meden vücudunu teslim edebiliyor. Bu da demektir ki erkek bedeninin o estetik güzelliğine de ayrıca düşkün. Resmen Roma soylusu güzel Comelia ile evliyken, gayri resmi olarak da bir sürü erkekle ilişki kuruyor. Savaş zamanı, isterse ge­celeri bir içoğlanın koynuna giriyor, ama gündüzleri ordunun başına geçip emirler yağdırmaktan da geri durmuyor.
Reklam
Savaşın ilk yıllarında Çar'ın en meşhur komutanları onun için "Çapulcu, eşkıya, haydut, kabadayılar idarecisi" gibi ifadeler kullanırken daha sonra bu görüşlerini; "dağlıların zeki, üstün kabiliyetli, dahi bir kumandan ve hükümdarı" olarak değiştirmişlerdir. Şâmil, bu uzun savaş yılları ve sonrası ezeli düşmanı Rus edebiyat tarihine yiğitliği, cesareti, adaleti, başarılı bir komutan ve devlet adamı vasıflarıyla geçer.
Ateizm ve din-siyaset hakkında
Ben felsefe muallimim Davydov'un getirdiği Sosyal Demokrat Partisi neşriyatı meyanında, Allahı ve dini tamamiyle inkâr eden eden müteaddit eserler okudum. Fakat kâinatın muhtelif şekiller alarak şuurlu ve müdebbir bir varlık tarafından vaz edilen tabii kanunlarla idare edilmekte olduğu- nu inkâr edenlerin yazıları hiçbir vakit beni tatmin etmedi. Allah ve din, beşeriyet üzerinde hakim bir gerçektir. Bunu inkâr eden kimse, milletinden tecerrüt ederek kendi başına yaşamak mecburiyetindedir. Hele muasır İslâm memleketlerinde milletine içtimaî ve siyasî sahalarda faydalı olmak isteyen devlet adamları, dine şeklen olsa dahi hürmet etmek, ölünce dinî merasimi ile defnedileceğine milletini kandırmak mecburiyetindedirler. Bu hâlde dinsizliği teşhir ederek amme hizmetinden çekilmek ile, halkın içinde bulunarak ona faydalı olmanın, hangisini tercih etmek lâzım geldiği düşünülmesi icap eden konudur. Ben bir devlet adamı değil, sadece bir öğretmenim, ben kendimi niye sıkarım? O hâlde samimi konuşursam benim dinim nedir?
Sayfa 69
Siyaset İlmi
Şerif Hüseyin Hicaz bölgesinde nüfuzu olan birisiydi. Sultan Abdülhamid, Şerif Hüseyin'in İngiliz ajanları irtibat halinde olduğunu haber alınca onu ailesiyle birlikte 1891'de İstanbul'a davet etti ve 18 yıl boyunca bir daha da bırakmadı. II.Abdülhamid'e göre Şerif Hüseyin karizmatikti, lakin zeki ve dirayetli bir devlet adamı değildi. Bu yüzden kullanılmaya müsaitti. İstanbul'daki bu zorunlu ikametgâh 1908 yılına kadar sürdü. II. Abdülhamid bu süre içinde Şerif Hüseyin'in bu karizmasının, zaafları yüzünden Osmanlı Devleti aleyhine kullanılmasına da set çekmişti. II. Meşrutiyet'in ilanından sonra Mekke'ye dönmesine izin verilen Şerif Hüseyin aynı zamanda Mekke Emiri oldu.
Sayfa 16 - YeditepeKitabı okudu
Bütün bunları bir irade ve deha adamı başardı . Türklerin "Gazi" adını verdikleri adam, Türkiye'ye yalnız siyasi istiklalini vermekle kalmadı, o tam manasıyla ve herşeyi tamam yepyeni bir devlet, "Türkiye Cumhuriyeti" devletini yarattı. Bu devleti teşkilatlandırdı , modern bir şekil verdi, sağlam bir politika temeli kurdu ve uzağı gören azimli bir "aile babası" gibi kendi yarattığı devleti idare etti . Bugünkü canlı Türkiye, Cumhurreisi Atatürk'ün ve etrafını saran sadık, zeki adamlarının eseridir. Bir devlet adamının ilk vasfı çalışma arkadaşlarını seçmesini bilmesidir. Türkiye Cumhurreisi bu vasfı mükemmel surette göstermiştir.
Reklam
69 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.