Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Anne babasının kavgalarını ayırt ederken birdenbire büyüyen çocuklarım, ailesine ihanet eden annesine annelik yapan kızlarım, daha yaşı on dört bile olmadan aşktan, ekmekten, yaşamaktan korkan öğrencilerim önüme dikildiler sıra sıra…
El salvador’da isyan vardı. Sen çantanı sırtına atar Lübnan’a giderdin. Oysa Beyrut o eski Beyrut değildi. Hayatının tam da göbeğine oturmuştu El Fetih. Cemayellerin bini bin parayla Ortadoğu‘da. Kulağını silah seslerine yaslayıp uyuyordun. Kudüs’te taş atan çocukları görüyordum düşün de…
Reklam
Karşıma nerede, ne zaman ve nasıl çıkacağı belli olmayan bir insana dair hayal kurmak yüreğimi burkmuştu bir kere.
Seni görmekten umudu kesmiştim belki de. Yıllar öncesinin güzel bir rastlantısı oluyordu Kazancakis’in bir kitabını gördüğümde.
Hem bu ülkede sadece kadın olmak ya da erkek olmak zor değil ki!.. Asıl ayakları üzerinde durabilen bir insan olmak güç olan.
Bir insan anlamanın ona borçlanmak olduğunu bildiğinden olsa gerek kimseyi anlamak istemiyordun.
Reklam
1000K kullanıcılarının kurduğu tanışma hayali
Herkesin sıkıntıdan patladığı bir anda, bana nereye gittiğimi, hava durumunu nasıl karşıladığımı, ne iş yaptığımı, erkek arkadaşımın olup olmadığını soracak birilerinin karşıma çıkmasından korkarken, sen çıkmıştın karşıma… O geceki yolculuğumuz Milat oldu. Yaklaşık üç saat boyunca Kazancakis ve Zen ustalarından konuşmuştun. “Benim yüreğimde yeterince yara var, “diyordum kara gözlerine bakarken. Sen, “benim yüreğimde yeterince ölü var,“ diyormuşsun bana bakarken. Bir gün bunları birbirimize itiraf ettiğimizde bir şey kaybetmemiş, aksine gözümüzün lisanına güvenebileceğimizi anlamıştık.
Sayfa 115Kitabı okudu
— Vallahi o kitabı ben de pek anlayamadım. Kusura bakmayın elinizdeki kitap dikkatimi çekti de… — El Greco’ya Mektuplar. Anlaşılan daha önce okudunuz? “ şu şehirde kaç kişi bu kitabı okur?“ Sorusunu kafama sokmuş olmamdı seninle konuşmama sebep. — Evet okudum. Hatta döner okurum. Bence bu havada okunacak kitap, o yazarın “Zorba “sından başkası olamaz.
Dünyanın masum çocukları ölürken yüksek maaşlı devlet memurlarının gıkının bile çıkmadığına şahit oluyorduk. Genellikle böyle olmuyor muydu? Fırtına kopmuştu. Hayır, hayır! Bir kasırga vardı artık.
Herkes Kazancakis okumak zorunda değil! Herkes Hamza’yı sevmek zorunda değil! Herkes Kur’an’ı okumak zorunda değil! Durduk yere yağmura tutulmak zorunda da değiller…
Reklam
Ya Zehra ya da, Wirginia Wolf, Leyla olmak düşmezdi bana.
Genç Werther Mevlânâ‘yı bulsaydı sanırım benden daha sağduyulu davranıp derviş hırkasını geçirirdi sırtına da Loste’yi bir başka zamane delikanlısına bırakırdı.
Uyumak, düşümde atlar görmek istiyordum. Bir annene anlatabilirim yorgunluğumu, bir de uçsuz bucaksız atlara. Hani seninle Veliefendi Hipodromu’ndaki mezuniyet gününde gördüğümüz atlara değil, yaban atlarına söylemek istiyorum bu yorgunluğumu… Fakat sen dönmeyecektin! Ya atlar da dönmezlerse?
Suçluların ellerini kollarını sallaya sallaya gezdikleri, “Nasılsınız efendim? Ya çocuklar nasıllar? “ diye selamlaşarak iyice yerlerini sağlama aldıkları şu dünyada, dünyanın masum çocukları öldürülüyordu.
Çocukları sevmesi evlenmek için geçer sebep olamamıştı.. Evlenmedi. “İnsanların suçuna benim ortak olmam yeter, bir de onları bulaştırmayayım şu suçlu çağa.“
987 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.