'Amok mu?... Sanırım hatırlıyorum...Malezyalılarda görülen bir tür sarhoşluk...' Bu sarhoşluktan daha fazla bir şey...bu delilik, bir tür insan kudurması...ölümcül, anlamsız bir saplantının krize dönüşmesi hali, bunu başka hiçbir alkol zehirlenmesiyle kıyaslayamazsınız...orada kaldığım süre içinde bizzat ben de birkaç vakayı inceleme fırsatı buldum -söz konusu başkalarının derdi olunca nasıl da hep daha zeki ve daha nesnel oluruz- ama kaynağının korkunç gizemini ortaya çıkarmayı başaramadım. Bir şekilde iklimle ilgisi vardı, ani bir patlama noktasına gelinceye kadar sinirler üzerinde bir fırtına gibi baskı yaratan o boğucu, yoğun atmosferle...Sonuç olarak Amok...
Sayfa 30
Kendimi buldum.
Tüm hayatım boyunca sürekli yerimin alındığını fark ettim,belki de aramış olmam gereken konumu bulmaya çalışmadığımdan.Bütün hastalıklı insanlar gibi,ben de çekingen,ürkek ve hassastım.Dahası,belki aşırı özbilinçlilik sebebiyle,belki de genel olarak kişiliğimin talihsiz dökümünden dolayı düşüncelerim ve duygularım arasında,ve bu düşüncelerin ve duyguların ifadesinde bir tür açıklanamaz,akıldışı,aşılması imkansız bir engel vardı;ve ne zaman bu engeli aşmaya,bu duvarı yıkmaya kalkışsam,hareketlerim,surat ifadem,tüm varlığım acı verici bir kasılmanın görüntüsüne bürünüyordu.Ve ben yalnızca öyle görünmekle kalmıyor,doğrudan doğruya tuhaf ve yapmacık oluyordum.Bu halimin farkındaydım ve hemen kendi dünyama çekiliyordum.Sonrasında içimde berbat bir huzursuzluk başlıyordu.En ince ayrıntısına kadar kendimi inceliyor,başkalarıyla karşılaştırıyordum,içimi dokmek istediğim insanların sözlerini,gülüşlerini,bakışlarını hatırlıyordum,her şeyi en kötü şekilde tasarlıyordum,herkes gibi olma özentiliğimle öç alırcasına dalga geçiyordum ve bir anda kahkahalarımın ortasında umutsuzluğa düşüyor,anlamsızlık batağına saplanıyordum ve sonra daha önce de olduğu gibi,delicesine bir o yana bir bu yana savruluyordum.Bu türden bezdirici ve boş talimlerle geçiyordu günler.Peki,lütfen artık söyleyin bana,böyle bir adam ne işe yarar?
Reklam
Zeki Bulduk
"Belki yarım yamalak öğrendim ama bir şey öğrendim: Vefa insana değil, yola imiş."
Sayfa 116 - Yol'a VefaKitabı okudu
Türkiye'deki Yeni Muhafazakarlıklar
Geride bıraktığımız son beş-on yıllık zaman zarfında Türkiye'nin gözle görülür biçimde muhafazakârlaştığı yönünde yaygın bir kanaat var. Bu kanaate sahip çevrelerde muhafazakârlaşmadan maksat, ülke sathında dinî sembol, ritüel ve eğilimlerin geçmiş yıllara oranla çok daha fazla görünürlük arz etmesi, genel olarak dinîliğin halk nezdinde yoğun
Sayfa 118-121
Madem acı meselesine bu kadar girdik, son bir konuya daha açıklık getirelim. Doğaya bakarsanız, tüm çiçekler ve meyveler rengârenktir. Çünkü böceklerin ve hayvanların dikkatlerini cezbetmeye çalışırlar. Zira bu bitkilerin çoğalmasında böcek ve hayvanların rolü çok büyüktür. Bu sayede, tohumlar çok daha farklı yerlere ulaşabilirler. O zaman bu durumda şu soruyu sormakta fayda var. Acı biberlerin derdi ne ki o zaman? Meyvelere baktığımızda hem renk hem de tat olarak çekicidirler, Peki, acı biberler neden acıdır? Yoksa onlar da bazı insanlar gibi çoğalmak mı istememektedirler. Aslında durum biraz farklı olabilir. Acı biberler ile ilgili sabredip biraz gözlem yaparsanız, memelilerin acı olduğu için bu biberleri tüketmekten kaçındığını görürsünüz. Bu da zaten beklediğimiz bir şeydir. Ama ilginç olan, kuşların acı biberleri tüketmede herhangi bir sorun yaşamamasıdır. Acıyı algılayan reseptörleri olmadığı için oldukça acı biberleri çatır çatır yiyebilirler. Aslında burada daha ilginç bir bilgi karşımıza çıkmaktadır. Eğer bu tohumlar memelilerin sindirim sistemine girerse, buradan zarar görerek çıkarlar. Oysa kuşların sindirim sisteminden sağlam bir şekilde çıkabilen tohumlar bu sayede yayılma şanslarını sürdürebilmektedir. Yani acı biberler kendilerini acı hale getirerek bir şekilde memelilerden korunmaya çalışmaktadırlar. Doğadaki tüm memelilerde bu savunma işe yarasa da söz konusu insan ve ilginç zevkleri olduğunda biberin kendini savunma girişimleri de başarısızlık ile sonuçlanmıştır. Zira garibim biber ne bilsin insan denen memelinin acıdan da zevk alabileceğini. Bu da acı biberin, acı sonundan başka bir şey değildir ne yazik ki.
Sayfa 99 - 101Kitabı okudu
PUT - BALTA - İBRAHİM Ali Rıza KAŞIKÇI Put... İbrahim devrinin putları bir yerde toplanmış, öyle hareketsizce bekliyorlardı. Yeri belliydi hepsinin. Bir İbrahim çıktığında gidip putları nerede hazır bulacağını biliyordu. "Kırılacaklar Listesi" sabitti. Hem sayısı da azdı. Dört büyükler... Yardımcı putlar... Yardımcıların
Sayfa 6 - FilintaKitabı okudu
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.