Afganistan'ın içler acısı halini okutmuyor, resmen yaşatıyor; bitmek bilmeyen savaşlar, dinin kötü emellere alet edilmesi, yokluk, çaresizlikler, kadınların insan yerine konulmadığı toplum ve iki kadın; meryem, leyla.
Afgan erkeklerinin ne kadar vurdumduymaz, kadınları köle, çocukları ise ayakbağı gördüklerini okuyucuların gözüne sokuyor.
Afgan erkeklerinin nasıl da kadınsız, çocuksuz ülkemize geldiğini anlamış oluyorsunuz. geride kalan hiçbirinin neden önemi yok anlıyorsunuz.
taliban denilen örgütün sakal zorunluluğu, televizyon, kitap yasağı halkın tüm dünya ile bağını koparması ve erkekleri koruyan yasaları erkeklerin hoşuna giden yasaklar olarak nitelendirilmiş. erkek nüfusun çok büyük çoğunluğu taliban sevdalısı.
Kadınların yanında bir erkek olmadan ve saçlarını ve bedenini saklayacak şekilde tamamen örtünmeden evden çıkması, siyasete atılması ya da kamusal alanda konuşması yasaklandı.Sağlık çalışanlarının tamamen erkeklerden oluşması nedeniyle yanında bir erkek olmadan kadınların sağlık hizmetlerine erişmeleri de mümkün değildi.
Hassas olanlar için acımasız bir roman.
Kadınların ezilmesi, yaşadıkları acının tane tane anlatılması zihninizde canlanıyor.
Fakat her sayfasını çevirirken sıkılmadan, merakla okuyacaksınız.
Türk kadını olarak sahip olduklarımızın kıymetini bilmeli, haklarımıza sahip çıkmalıyız her şeyden önce.
"bu kentin ne çatılarını ışıldatan ayları sayabilirsin,
ne de duvarlarının gerisine gizlenen bin muhteşem güneş'i."