“Savaş ölünce değil, düşmana benzeyince kaybedilir” sözünün hakkını vermek için ağır bedeller ödedi.
Düşmanına benzeye benzeye hakikatin izzetini öldürenlerin sahte zaferlerini elinin tersiyle itti.
"Merhaba efendim, ben Aliya. Aliya İzzetbegoviç. Bosna-Hersek'in cumhurbaşkanıyım. Sizi Devlet-i Aliyye'nin en güzel şehirlerinden birinden, Bosna Sarayı'ndan, sizin daha sık kullandığınız haliyle Saraybosna'dan selamlıyorum. Bu kısacık sohbetimizde, parçası olduğumuz Avrupa'dan, Avrupa'nın ve Batı'nın
Sevmek bir eylemdir edilgen bir duygu değil. Bir şeyin “içinde olmaktır” bir şeye “kapılmak” değil. En genel biçimiyle sevmenin etkin yapısı, sevmenin almak değil öncelikle vermek olduğu biçiminde tanımlanabilir.
"...Japonya ve Türkiye örnekleri, bu açıdan modern tarihin klasikleri olarak görülebilir.
Evvelki asrın sonunda ve bu asrın başında bu iki ülke birbirine çok benzer ve mukayese edilebilir bir görüntü çiziyorlardı.
Her ikiside kendine özgü fizyonomileri ve tarihte ki yerleri ile kadim imparatorluklardı. Her ikisi de neredeyse aynı gelişmişlik seviyesinde ve hem büyük bir ayrıcalık hemde muazzam bir yük olabilecek şanlı tarihe sahipti.
Hülasası, her ikisi de gelecek için hemen hemen eşit şansa sahiptiler. Daha sonra her iki ülkede de bilindik reformlar birbirini izledi. Yabancılarınkini değil kendi hayatını yaşamak isteyen japonya, gelenekleri ve gelişmeyi bütünleştirmeye çalıştı.
Türkiye'nin yenilikçileri ise, Türkiye için bunun aksi bir yol benimsediler. Bugün Türkiye, üçüncü sınıf bir ülke konumundayken japonya ise dünya uluslarının zirvesine tırmanmıştır.
Türk ve Japon reformcular felsefelerindeki farklılık belki başka hiçbir hususta olmadığı kadar bariz ve karakteristik olarak yazı meselesinde ortaya çıkar. Basitliği ile öne çıkan ve sadece 28 harfin olduğu Arap alfabesi dünyanın en kusursuz ve en yaygın alfabelerinden biriyken.
Türkiye bu alfabeyi kaldırmış, japonya ise kendi içindeki "Romalıların" Latin alfabesinin kabulü cihetindeki taleplerini reddetmiştir. Japonya reformlarından sonra dahi 46 işaret ve 880 Çince ideogramı barındıran girift yazısını muhafaza etmeyi tercih etmiştir.
Bugün Japonya'da okur yazar olmayan yoktur. Diğer taraftan Türkiye'de, Latin alfabesinin kabulünden 40 yıl sonra, nüfusun yarıdan fazlasının okur yazarlığı yoktur. Bu netice, körlerin dahi görebileceği cinstendir."
"Kur'an'ı ezbere okuyup yorumluyorlar,ardından tekrar ezbere okuyup değerlendiriyorlar,sonra yine ezbere okuyorlar. Binlerce kez tekrarlıyorlar ki bir kez bile uygulamaya vakitleri olmasın."