Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Para mal mülk han hamam yalan Şu karşıki koru benimdir ya Şu yalı, şu çayır, şu fabrika Ama sonra Sonunda fakir zengin bir arada.
"Ey bedbaht Türk! Hakkın gasbediliyor. Namusuna saldırılıyor. Buralarda Rum'un bizden çok olduğu söyleniyor. Türklerin Yunan ilhakını memnuniyetle kabul edeceği söyleniyor. Güzel memleketin Yunan'a verildi! Şimdi sana soruyoruz: Yunan hakimiyetini kabule taraftar mısın? Artık kendini göster. Tekmil kardeşlerin Maşatlık'tadır. Oraya yüzbinlerle toplan, ezici çoğunluğunu dünyaya göster. İlan ve ispat et... Burada zengin, fakir, alim, cahil yok, burada Yunan hakimiyetini istemeyen ezici çoğunluk var. Bu sana düşen en büyük vazifedir, vazifeden geri kalma. Acı duymak fayda vermez. Çağrımıza uy, Maşatlık'a koş!"
Reklam
Aslında 'yardım ayetleri' o günkü şartlar için düşünülürse geçerli, buna itirazımız yok: Fakir Müslümanlar kısa zamanda gerçekten zengin oluyorlardı. Çünkü onları durduracak tank, top, uçak vs yoktu. Bu yüzden cihat adı altında talan ve çapulculukla başarı şansları yüksekti. Onlar ganimet ve talanla zengin olunca ayette de terslik olmazdı.
"İnsan kendinden yoksul birine hiç aşık olamaz mı? Zengin-fakir aşkı olamaz mı hiç?"
23 Nisan
Asıl gayesi fakir çocuklarının sevindirilmesi ve bir defalığına da olsa yeni elbiselerle donatılması olan bu sivil bayramın resmi kadronun katına ulaşır ulaşmaz nasıl kolayca amacından saptığına tanık oluyoruz burada bir kere daha. 23 Nisan çocuk bayramlarında illerde vali ve daire müdürleri ile zengin kesimlerin kendi çocuklarını süsleyip püsleyip bayram kortejlerine katmalarının, renkli ve göz alıcı balolara götürmelerinin ülkenin genelinde hüküm süren aşırı yoksulluğun çocuk özeline yansıyan ağırlaşmış sorunlarına ne kadar duyarsız kaldıklarını göstermiyor mu? Fakir, kimsesiz, öksüz, yetim, hastalıklı, sakat, okula gitme imkânı bulamayan, ağır ve sağlıksız işlerde karın tokluğuna çalıştırılan çocukların sorunlarına eğilmek için paha biçilmez bir fırsat olan bu bayram, zengin çocuklarının birbirleriyle yarıştığı bir üst düzey yönetici kadro arası gösteriş rekabetine dönüştürülmüştür.
Sayfa 61 - Timaș Yayınları, 1. Baskı, Eylül 2007Kitabı okudu
626 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
23 günde okudu
Okumaya başladığım andan itibaren beni içine çeken bir roman oldu. Britanya Adasının doğası, yosun tutmuş taş evleri, kapalı kasvetli havası ve dönemin sosyal ilişkileri, yaşam şekli çok gerçekçi öğelerle betimlenmiş. Bu durum beni ayrıca cezbetti. Eski dönemlerin yaşayış tarzını hep merak etmişimdir, her zaman ilgimi çekmiştir. Bunu en iyi roman okuyup ilgili döneme tanıklık ederek elde ediyoruz. Kitapta bu tanıklığa yardımcı olacak öğelerden bolca bahsedildiği için konudan bağımsız olarak da çok sevdim kitabı. 19 yy. Kraliçe Viktorya Dönemi tutucu bir dönem olduğu için yayımlandığı sırada Jane Eyre epey yadırganmış. Kitabı okuduğunuz da bir gariplik hissetmiyorsunuz. Jane hayata bir sıfır geride başlamış, öksüz ve yetim büyümüş, çocukluğu ve ilk gençlik yılları zorluklar içinde geçmiş, buna rağmen ezilmeden ayakta kalmaya çalışan, bir birey olduğunu hiç unutmayan, haksızlıklara itiraz eden, ekmeğini taştan çıkaran güçlü, ahlaklı bir kadın profili çiziyor ama dönemine göre bu bağımsız karakter, bu güçlü kadın duruşu hoş karşılanmamış. Jane gayet sıradan, gösterişsiz ve yoksul birisi ama son derece akıllı, kendi başının çaresine bakabilen bir kadın. Kitabın verdiği asıl mesaj bu. Kitap harikuladeydi. Betimlemeler müthişti. Konusu basit, anlatımı sade olduğu halde beni bu kadar içine çeken bir kitap olmasına hala şaşırıyorum. Yeşilçam sinemasındaki fakir x zengin y konularına ilham olduğu konusunda ciddi şüphelerim var. Bu yüzden Yeşilçam tadındaki romanın 2011 yapımı filmini de izledim. Birebir kitapta olanlar anlatılmasa da beğendiğimi söyleyebilirim
Jane Eyre
Jane EyreCharlotte Brontë · Can Yayınları · 201831,2bin okunma
Reklam
48 syf.
·
Puan vermedi
·
26 saatte okudu
Fransız Edebiyatı'nın önde gelen isimlerinden Zola natüralizm akımının en önemli temsilcilerindendir. Bu kısa kitabının ana kahramanı 'ölüm'dür. Yazarın titiz üslubu ve gözlem dehası bu kısacık kitapta bütün duyguları okura geçiriyor. Ölüm herkesin başına gelir ama her insan ölümü farklı bir şekilde yaşar. Herkes kendi çevresinin içinde ölür. Zengin-fakir, genç-yaşlı, soylu-köylü vs ölümleri bütün duyguları okura sanki kendi yaşıyormuşçasına geçiren güzel bir kitap. Okuyacak olanlara keyifli okumalar...Kitapla kalın...
Nasıl Ölünür
Nasıl ÖlünürEmile Zola · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202215,4bin okunma
Zenginin zengin diye derdi olamaz. Fakirin fakir diye. Gencin genç diye. Yaşlının yaşlı diye. Kime hak lan bu dert dediğiniz şey? Niye sormuyor kimse birbirine derdini? Niye dinlemiyor?
Bir insan ki, kendini zengin görmek için iki yüz elli bin dönüm toprağa ihtiyaç duyar, bana göre o insanın gönlü çok fakirdir. Bir insanın gönlü fakir olduktan sonra,yüz binlerce dönüm toprak almış neye yarar yine de fakirdir. Belki de bütün buna karşılık kendini bir türlü zengin duymadığı için hayata küser… Wilson‘un çadırını büyük babaya verdiği zamanki zenginliği o adam hiçbir zaman bulamaz. Vaaz vermiş olmayayım ama, hayata küsmüş bir adamın köstebek gibi harıl harıl mal toplamamadığını ben şimdiye kadar görmedim.
Mus'ab Bin Umeyr;
Mezarına konduğunda, üzerinde başından ayaklarına kadar bedenini örtecek bir elbisesi bile yoktu. En zengin ailelerden birinin çocuğu olarak doğup en fakir insanlardan olarak öldü ama o hâlinden memnun gitti.
Reklam
Memleket isterim Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun; Kuşların çiçeklerin diyarı olsun. Memleket isterim Ne başta dert, ne gönülde hasret olsun; Kardeş kavgasına bir nihayet olsun. Memleket isterim Ne zengin fakir, ne sen ben farkı olsun; Kış günü herkesin evi barkı olsun. Memleket isterim Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun; Olursa bir şikâyet ölümden olsun. Cahit Sıtkı TARANCI
"Kanunlar önünde zengin de fakir de eşittir." "Bu iyi bir şaka."
1.500 öğeden 15bin ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.