Bir kadın saçlarını topluyorsa; hayatı dağınıktır, iç dünyası karmakarışıktır. Bir tokanın dişlileri arasında dünyasını toparlamaya çalışır.
Bir kadın saçlarını savuruyorsa; ya çok mutludur, rüzgarın nefesiyle mutluluğa koşuyordur ya da boş vermiştir herşeyi.
Bir kadın saçlarının rengini değiştiriyorsa; değiştirmeye başlamıştır hayatındaki her şeyi.
Ama bir kadın saçlarını kestiriyorsa;
Bitmiştir her şeyi keskin bir bıçak ağzıyla neyi bitirmek istiyorsa kesmiştir kökünden ve kısacık saçlarıyla çektirdiği ilk fotoğraf yeni hayatının ilk ZAFER fotoğrafıdır..
Yazar daha başlangıçta size akıl vermediğini, kişisel kitaplarından olmadığını belirtiyor. Kişisel gelişim kitaplarını çok eskiden devamlı okuyan ve yanlış kararlarımın arkasında bir etkende bunları görüyorum.
İnsan Olmak kitabını okumuş ve incele yazmıştım. (#236065931 o incelemeyi okumak isteyenler linkten ulaşabilir.) Sevgili
Emre Soylu benim kişisel gelişim kitaplarını eleştirmem üzerine
Avcunuzdaki Kelebek kitabını önerdi. Beni etkileyen kitapların incelemesini paylaştığımda altına bir kitap önerisi geliyorsa o her zaman iyi kitap olarak girdi hayatıma. Bu kitapta öyle güzeldi. Baştada hocanın söylediğini ilettiğim gibi kişisel gelişim kitabı değil. Tam tersine Toplum-insan , kendini dinlemeyi öğrenmeyi öğreten bir kitap.
Sohbet etmeyi sevdiğiniz, saygı duyduğunuz biriyle sohbet etmek ve hayat öğretileri dinlemek gibi…
Zamanla monoton hayatımızdan etrafımızdaki güzellikleri fark edemeden yıllar geçiyor. Biraz olsun size nefes almanızı sağlayacak,sizi dinginleştirecek bir kitap. Amerikan üsülü: Hedefe kitlen, kopar, parçala, sen Aslansın, kaplansın, başarı, para diye sizi kişisel gelişimsiz toplumumuza uzak bir içerik beklemeyecek.
Eğer kişisel gelişim ya da motivasyon, azim görmek isteyenler varsa yarı otobiyografik
Martin Eden (incelemesi #238364897) gerçek bu hikayeyi okuyup kendilerine idol alabilirler. Keyifli okumalar. Her daim güzel kitaplarla tanışmak dileğiyle…
Hayatında hiç mi yenilmemiş, hiç mi bir engelle karşılaşmamış bu adam. Hiç sıkıntı çekmemiş, acı hep teğet mi geçmiş? Bu kadar dümdüz, engelsiz, acısız, kedersiz bir hayatın içinde insan nasıl gelişebilir, nasıl olgunlaşabilir?