Kafamın içindeki müzik sesi siren sesleri ile karışıyor. Bağırışlar ve sirenler arasında içinde bulunduğum o sıkışıklık hissi hiç geçmiyor. Kaybettiğim bilincim ruhumu gerçekten de yaralı bir kumru olduğuma inandırmaya yetiyor. Ne etrafımdaki yosunlar beni bırakıyor ne de ben yaralı yanımı bırakıyorum. Hani hayatımız boyunca hep bir yerlerden sıyrılmaya, çıkmaya çalışırız ya... Oradan çıkarız ama kalıntılarından kurtulamayız hani. Ruhum o yosunlardan asla kurtulamıyor. Çünkü evi gökler olanın sularda işi yoktur. Benim yerim herkesin ardıydı, benim yerim geri plandaydı, gölgedeydi. Çıkıp parlamak istediğim her an ışıklar beni yaktı. Hayatıma uzattığım her zeytin dalı bana kırılarak döndü. Sevilmeyen bir çocuktum, görülmeyen bir çocuktum. Anneniz ve babanız bile sizi görmek istemediğinde en büyük tutkunuz herkes tarafndan görülmek olur. Bu bir çocuğun içine düşebileceği en tehlikeli tutkudur. Görülme isteği beni mantıksızlığın zirvesine itti. Öne çıkma isteği beni kırdı, yordu, mahvetti. Sonra günün birinde çok uzun bir uykuya daldım. Çok kasvetli, çok derin, çok ağır bir uyku...
Gerçeklik, gerçekte olan şey değil, benim sana tekrar tekrar anlattığım şeydir, halkı bir zeytin dalı satın almaya da bir savaş satın almaya da aynı sürede ikna edebilirsin. Yeter ki kolektif manipülasyon tekniklerini iyi kullan.
Reklam
Mücadele aşkı ikinci plana atar. İdealler kendi paylarına düşeni talep eder, tıpkı savaş ve zeytin dalı, kedi ve köpek gibi...
Küçük kıs
Ne ara bıraktım elini Yalnız küçük kızı kendi haline bıraktım Bunu nasıl yaptım Kendi yaramı kendim kanattim Günahlarımın bedeli mi ağır geldi Yoksa günah işleme arzusu muydu Tek kelime yazamamak Akması içindekiler Hem bana aksın Hem bende biriksin taşsın Beni affedebilir misin Elimi uzatsam Yeşil zeytin dalı Kırmızı gül uzatsam Tutar mısın Bana yeniden güvenebilir misin Elimi aynı korkudan kaçıp sığındığın gibi Sımsıkı tutabilir misin Arayış içindeki sulu gözlerinle Kalbimi ısıtabilir misin Saklandığın yerden çıkıp bana sarılabilir misin...
Geçen hocamızın babasının 7'sinde Asuman hoca diyordu ki hatta vefatının daha defnedilmeden evvelde hemde 7'sinde hep aynı konuyu dile getirdi. İlkini zaten anlatmıştım egoistliğimizden öyle istediğimizden bizimle yaşasın diye birini yaşatmaya çalışıyoruz... Bu son sohbetinde de yaşaması hayırlı ise yaşat ölmesi hayırlı ise ölsün gibi
Bundan yıllar önce ben annem ve babam bir dolmuşa atlayıp bizden 20-"30" km uzaklıktaki büyük amcamın bayramına gitmiştik o zamanlar büyük amcam ile ortanca amcamın arası kırık ve konuşmuyorlardı.Babam 2.Dünya savaşındaki Türkiye misali tarafsız ve herkese zeytin dalı uzatan bir kişiliğe sahip o zaman da ikisin arasındaki küskünlüğe
Reklam
Gün ola, devran döne, umut yetişe, Dağlarının, dağlarının ardında, Değil öyle yoksulluklar, hasretler, Bir tek başak tanesi bile dargın kalmayacaktır, Bir tek zeytin dalı bile yalnız... Sıkıysa yağmasın yağmur, Sıkıysa uyanmasın dağ. Bu yürek, ne güne vurur... Kaçar damarlarından karanlık, Kaçar, bir daha dönemez, Sunar koynunda yatandan, Hem de mutlulukla sunar Beynimizin ışığında yeraltı.
Gün ola, devran döne, umut yetişe, Dağlarının, dağlarının ardında, Değil öyle yoksulluklar, hasretler, Bir tek başak bile dargın kalmayacaktır, Bir tek zeytin dalı bile yalnız..
Beden çınar gibi güçlü olsa ne çare, kalbin yaralıysa eğer tutunmak için bir zeytin dalı ararsın kendine.
Sayfa 154Kitabı okudu
LEFFÜNEŞİR
NEŞİR 1- (eskimiş) Yayma, dağıtma, saçma. 2- (eskimiş) Yayım. Neşredilmek, neşretmek, neşrolunmak ve leffüneşir bitişik yazılır. Bu paylaşımda "leffüneşir" hakkında bilgi aktarayım. Leffüneşir, bir sözde iki veya daha çok ismi zikrettikten sonra arkasından onlarla ilgili sıfat veya fiilleri sıralama şeklindeki edebî sanattır. Leff
Reklam
Ağzında zeytin dalı taşıyan bir kuş gibiyim; nefesim ufak fakat bağırımda atan can herşeye eşit, koşulsuz ve değişilmez..
112 syf.
·
Puan vermedi
Mücadele, aşkı ikinci plana atar. İdealler kendi paylarına düşeni talep eder, tıpkı savaş ve zeytin dalı, kedi ve köpek gibi. s.8 Yaralı Dostlarımıza Joseph Andras. 2023 yilinda okudugum en guzel metinlerden biri Yarali Dostlarimiza. Fernand Iveton Cezayir asilli bir Fransiz vatandasi. Fransa'nin Cezayir politikalarını elestiren bir devrimci. Iveton isledigi suctan oturu mahkum olur. Bu sucun cezasi ise giyotindir. Butun basin , arkadaslari giyotinlik bir durum olmadiginda hem fikirdir. Ama durumlar tahmin ettikleri gibi gelismez. Giyotin cezasi Fransa'da yankilara sebep olur. Gecmis şimdi arasinda gecislerin oldugu metin insani uzuyor ve sarsiyor. Arkada guzel bir ask hikayesi de var. Helene'nin bagliligi etkileyici. Albert Camus ve Sartre'nin bu durumla ilgili yorumlari arka kapakta mevcut . Cunku bu yasanmis bir olay. Roman Goncourt odulune layik goruluyor ama yazar Andras, edebiyatin rekabet unsuru olmadigini soyleyerek, bu odulu reddediyor. Cok omurgali ve dik bir durus . Bayildim. Okuyunuz
Yaralı Dostlarımıza
Yaralı DostlarımızaJoseph Andras · İthaki Yayınları · 202256 okunma
Bir tek başak bile dargın kalmayacaktır, Bir tek zeytin dalı bile yalnız...
Dinler Tarihi'nin Başkenti Kudüs
Mesela Hristiyanlara göre Hz. Adem cennetten çıkarıldığında cennetin kapısı Kudüs'te bulunduğu için önce bu şehre gelmiş ve uzun süre burada yaşamıştır. Nihayet ömrünün son yıllarında buraya dönmüş ve Kudüs'te defnedilmiştir. Nuh Peygamber(as) , gemisi ile büyük tufandan kurtulduğunda suların çekilip çekilmediğini anlamak için bir güvercin uçurmuş, güvercin günler sonra ağzında bir zeytin dalı ile geri dönmüştür. Güvercinin bu zeytin dalını Kudüs'teki Zeytin Dağından getirdiğine inanılır. Özetle, Davud Peygamber'in(as) fethettiği, Süleyman Peygamber'in(as) şekillendirdiği, Hz.İsa'nın(as) göğe, Hz. Muhammed'in(sas) Mirac'a yükseldiği yerdir Kudüs.
Sayfa 13 - Timaş YayınlarıKitabı okuyor
“Güvercinler kanatlarının arasında zeytin dalı taşımalı kan ve barut kokan topraklara”
Resim