bıyıkları bile terlememişti henüz
direnemedi merminin sıcağına,
ölürken ne güneşi tanıdı ne güzü.
sığmadı gün güneşe,
pimi çekildi anacığının
güneşinden vuruldu yeryüzü.
ah oğul…!
cinayeti yarattık ama kurtaramadık kendimizi ölümden
kaç ölümdür bir yaşamın ederi?
kurşun nasıl vurur bir çocuğu düşlerinden
postal izi,
barut kokusu mudur insanlığın kaderi?
ah oğul…!
gökkuşağının az sonrası
-b a r ı ş-
yakın mıdır acep kurtuluş günleri?
acının deminde umudun ışığında
yeşil bir zeytin dalı gibi
yaşayarak
azaltmalıyız ölümleri.
Evler içinde oturanlarla aydınlanır
Günaydın 23 Ağustos fabrika işçileri,
Ve traktör fabrikası işçileri,
Ve devlet planı kâtipleri, günaydın
Günaydın uslu çocuklarla kocakarılar
Günaydın zeytin dalı kızlar
#NazımHikmet
Sen gel bence...
Açmaz belki hazanda
Çiçekler,
Ama güller açar
Gülmeyi unutmuş yüzümde.
Sen gel bence...
Varmaz belki geceler sabaha,
Kimsesizliğim susar
Sanatın mayası toplumdur ve topluma mal edilememiş bir sanat sanat değildir benim gözümde. İnsanı özümsemiş olacak sanat,kaygılarımıza,korkularımıza,
sevdalarımıza ortak olacak ve sanat bu özümseyişe bir dil olacak.Kesilse bile yeniden yeşerip konuşabilecek bir dil.Her zaman hakkı savunucak ve bunu haykıracak bir
Bordo Bereli Şehit Astsubay Ömer Bilal Akpınar..
Fırat Kalkanı'nda yaralandı. Zeytin Dalı Harekâtı'nda şehadet şerbeti içmeden önce içine doğmuş vasiyet etmişti. Herkes unutsa da biz unutmayalım.