Kübra

Kübra
@zihnin_dehlizleri
'Ancora imparo'(Hâlâ öğreniyorum)
Türkçe Öğretmenliği
Öğrenci
İstanbul
15 June 2001
133 reader point
Joined on February 2020
Şu anda okuduğu kitap
Ah,beyaz ve güzel memleketim![Bu] meydanda birçok imparator ve imparatoriçeler en mutantan alaylar, yarışlar, resmigeçitlerle geçtiler. Fakat bu beyaz ve ezeli meydanı bütün bir milletin gözyaşıyla hiçbir mutantan alay,hiçbir Bizans ve Osmanlı ihtişamı takdis etmedi. Yeni Türkiye'yi doğuran esrarlı ve ilahi ruh mu bu merasimi bu millete öğretti? Yoksa İzmir'in zümrüt yamaçları,altın meyveleri, bal akan bağları üzerinden geçen kan ce ıstırap kasırgası mı tekerrür ediyor?
Reklam
Kendimi çok sevdiğim an, kendime çok acıdığım an. Beni yalnız bu koruyor: Bu aşk, bu merhamet
Ve bunu söylediği için onu daha çok sevdim. Çünkü hayat bana en korkak adamların iddia ile cesaretten bahsedenler olduğunu öğretti.

Reader Follow Recommendations

See All
160 syf.
·
Not rated
Taaşuk-ı Tal'at ve Fitnat
Taaşuk-ı Tal'at ve FitnatŞemseddin Sami
8.1/10 · 28.8k reads
Bütün halk uykuda. Uyanık bulunan sanır ki, doğanın bu cilveleri yalnızca onun içindir. Bütün ortalığı rakipsiz görür. Bir sessizlik, bir dinginlik ortalığı kaplamış. Gül dalları arasında saklanmış bir bülbülün ara sıra çıkardığı hazin hazin çığlıklardan başka, kulak bir şey işitmez.
Reklam
Âşık olan, sevgilisiyle bir az yakınlığı olan insanları, bunlar dünyanın en iğrenç, en nefret edilecek insanları olsa bile sever. Nerede kaldı ki, aşk oklavasıyla açılmış bir yufkaya benzeyen Fitnat Hanım'ın nâzik gönlü, sevgilisine o kadar benzeyen; belki de aynı olan ve o kadar güzel ve o kadar nâzik olan kız kardeşini sevmeyecek! Fitnat Hamm, Râgıbe Hanimi o kadar seviyordu! O kadar seviyordu ki, anlatılamaz!
Lakin insan kedere dayanamadığı gibi, sevince o kadar daha ziyâde dayanamaz.
Akılsız, bilimsiz, kaba saba, erdemsiz, sabırsız, acımasız, ahlâksız adam bulunur; ama aşksız adam bulunmaz. Aşk ve sevgi, herkeste vardır; ancak çekici bir güç olmadıkça eyleme geçmez.
88 syf.
·
Not rated
Vatan Yahut Silistre
Vatan Yahut SilistreNamık Kemal
8.3/10 · 21.5k reads
Reklam
Üstelik şunu da düşünmeniz gerekir ki, sahip olduğum güzelliği ben seçmedim; onu bana olduğu gibi Tanrı bahşetti, ben istemedim, ben seçmedim. Tıpkı yılan, onunla öldürse bile, tabiat vermiş olduğu için, sahip olduğu zehir yüzünden suçlanamayacağı gibi, ben de güzel olduğum için azarlanmayı haketmiyorum. Namuslu kadında güzellik, tecrit edilmiş ateş, keskin kılıç gibidir; yaklaşmayanı birincisi yakmaz, ikincisi de kesmez. Şeref ve meziyetler, ruhun süsüdürler, onlar olmazsa, beden güzel olsa bile, güzel görünmemesi gerekir. Dürüstlük, bedeni ve ruhu en çok süsleyen, güzelleştiren meziyetlerden biriyse, güzel olduğu için sevilen kişi, sırf kendi zevki uğruna var gücüyle bu meziyetini kaybettirmeye uğraşan kişinin isteğine boyun eğerek, niçin bu meziyetini kaybetsin?
Söylediğinize göre, Tanrı beni güzel yaratmış, öyle yaratmış ki, güzelliğimden etkileniyor, elinizde olmadan beni seviyorsunuz. Bana gösterdiğiniz sevgiye karşılık olarak da, diyorsunuz ki, hattâ istiyorsunuz ki, ben de sizi sevmek zorunda olayım. Tanrı'nın bana verdiği anlayış gücüyle, güzel olan her şeyin sevilebileceğini biliyorum; ama güzel olduğu için sevilenin, kendisini seveni, sevildiği için sevmek zorunda olmasını anlayamıyorum. Üstelik, güzeli seven çirkin de olabilir; çirkin olan da sevilmemeye lâyık olduğuna göre, 'Güzel olduğun için seni seviyorum; çirkin olduğum halde senin de beni sevmen lâzım,' demesi, çok saçma olur. Ama güzellikler eşit olsa bile, sırf bu yüzden isteklerin de eşit olması gerekmez; her güzellik âşık etmez; bazılarına bakmaktan hoşlanılır ama istek uyandırmazlar; her güzellik âşık etse, istek uyandırsa, kalpler karmakarışık olur, yolunu şaşırır, nerede duracaklarını bilemezlerdi; çünkü sayısız güzel insan olduğundan, istekler de sayısız olurdu. Oysa derler ki, gerçek aşk bölünmez, kendiliğinden olur, zorla olmaz. Madem öyle, ki ben böyle olduğunu düşünüyorum, niye benim, sırf sevdiğinizi söylüyorsunuz diye, zorla sevmemi istiyorsunuz? Söyleyin, Tanrı beni güzel değil de çirkin yaratmış olsaydı, beni sevmiyorsunuz diye size sitem etmeye hakkım olur muydu?
Siz onlara karşı, sahibinden de daha sert ve acımasız davranmış olacaksınız," dedi Vivaldo. "Verdiği emir her türlü mantığa aykırı olan kişinin isteğinin yerine getirilmesi doğru değildir; uygunsuzdur, ilâhî Mantua’lının vasiyetindeki emrini yerine getirseydi,{34} Augustus Caesar iyi etmiş olmayacaktı. Kısacası, Senor Ambrosio, arkadaşınızın bedenini toprağa teslim edin, ama yazılarını unutuşa mahkûm etmeyin; o bunu emredecek kadar aşağılandıysa da, sizin bu emri yerine getirecek kadar mantıksız olmamanız gerekir.
O zamanlar, ruhun aşkla ilgili kavramları, tıpkı algılandıkları şekilde, basitçe, safça ifade edilir, daha şatafatlı olsun diye yapmacıklı, dolambaçlı lâflar aranmazdı. Gerçeğe ve içtenliğe hile, yalan ve kötülük karışmazdı. Adalet kendi amaçlarını güder, şimdi olduğu gibi çıkar ve iltimas amacıyla bulandırılmaya, lekelenmeye, hırpalanmaya cesaret edilemezdi. Gelişigüzel yargı alışkanlığı, henüz yargıçların kafasına yerleşmemişti, çünkü o zamanlar yargılamaya gerek yoktu, yargılanacak kişi yoktu. Bakireler ve namus, söylediğim gibi, istedikleri yerde, tek başlarına, yabancıların arsızlığı ve şehveti tarafından lekelenme korkusu olmadan, dolaşırlardı; bakireliklerini kendi istek ve iradeleriyle yitirirlerdi. Oysa şimdi, iğrenç çağımızda, hiçbir bakire emniyette değil, Girit labirenti gibi bir labirentin içine kapanıp gizlense bile; çünkü orada, çatlaklardan ya da havadan, lanet olası ısrarın zoruyla aşk hastalığı içine sızar ve inzivada olmasına rağmen mahvına sebep olur.
703 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.