"Eskilerin altın çağ dedikleri çağ ne mutlu bir çağmış, ne mutlu yüzyıllarmış. İçinde bulunduğumuz demir çağda bu kadar değerli olan altın, o talihli çağda kolaylıkla bulunabildiği için değil; o çağda yaşayanlar senin ve benim kelimelerini bilmedikleri için. O kutsal çağda her şey ortaktı; günlük besinini elde etmek için, kimsenin, tatlı,
Herşeyden önce şunu unutmayın ki" dedi hüzünle, "bir martı sınırsız bir özgürlük kavramıdır. Yüce Martının bir görüntüsüdür. Ve bir kanadından öbürüne, tüm bedeniniz düşüncenizin ta kendisinden başka bir şey değildir."
"Sevgili Fletch! Gözlerinle gördüklerine inanma. Dış görünüştür onlar yalnızca, sınırlıdır. Kavrayışınla bak, öğrendiklerinin bilincine var, ve böylece uçmanın yolunu bulacaksın."
Chiang'a göre bu işin sırrı, Jonathan'ın kendini bir metrelik kanat açıklığı olan bir bedenle ve harita üzerinde izlenebilecek bir uçuş rotasıyla sınırlı görmemesiydi. Sır, gerçek özünün, henüz söylenmemiş bir sayı mükemmeliyetiyle, zaman ve mekanın her yerinde aynı anda yaşadığını bilmekti.
"İstediğin herhangi bir yere ya da zamana gidebilirsin. Ben, düşünebildiğim her yere ve her zamana gittim. "Denizin ötelerine baktı. "Ne garip! Yolculuk uğruna yetkinliği yadsıyan martılar, o yavaşlıkla hiçbir yere ulaşamıyorlar. Yetkinlik uğruna yolculuktan cayanlarsa, anında her yere gidebiliyorlar. Unutma Jonathan, cennet bir mekan ya da zaman değildir, anlamsızdır mekan ve zaman. Cennet...
Chiang, burası cennet filan değil, öyle değil mi?"
Ay ışığında gülümsedi Yaşlı: "Öğreniyorsun yine Martı Jonathan", dedi.
"İyi ama bundan sonra ne olacak? Nereye gidiyoruz? Cennet diye bir yer yok mu?"
"Hayır Jonathan, öyle bir yer yok. Cennet ne bir zamandır, ne de bir mekan. Cennet yetkinliğin ta kendisidir." Sustu bir an. "Sen çok hızlı bir uçucusun, değil mi?"
"Ben ... ben hızı severim", dedi Jonathan. Vasimin farketmiş olmasına hem şaşırmış, hem de onur duymuştu bundan.
"Yetkin hıza ulaştığında, cennete ulaşmış sayılırsın Jonathan. Ve bu, ne saatte bin mildir, ne milyon mil, ne de ışık hızı. Çünkü herhangi bir sayı sınırdır daima, oysa yetkinlik sınır tanımaz. Yetkin hız cennettir yavrum."
Şimdi aynı kural bizim için yine geçerli elbette: Gelecekteki dünyamızı burada öğrendiklerimizle kuran. Bir şey öğrenmedik mi, geleceğimiz şimdikinin eşi olur. Hep aynı sınırlamalar, üstesinden gelmemiz gereken kurşun gibi ağır bir tekdüzelik... hep aynısı."
"Onu size gösterirsem," dedi Don Quijote, "apaçık bir gerçeği itiraf etmiş olacaksınız. Önemli olan, kendisini görmeden inanmanız, itiraf etmeniz, onaylamanız, yemin etmeniz ve savunmanızdır.