"tanımlamak istiyorum kendimi,
uzun uzun ve yakından bakılmış bir resim gibi, anladığım bir sözcük,
su içtiğim testi,
annemin yüzü,
en korkunç fırtınalarda beni taşıyabilmiş bir gemi gibi."
Bazı şiirler okunur, bazı şiirler düşünülür..
Yaşamı görürsün, gökteki kuşun, kaldırım taşının, geçen ömrün, geçmeyen günün mahiyeti hakkında düşünmeye sevk eder satırlar seni.
Haklı davanın,
haksız bir ölümün arasında yazılmış tüm şiirleri bu kitapta toplanmış Metin Altıok'un..
Teni yansa yüreği, fikri, kelimeleri yeşermiş;
Sorguyu zihne zerk eden şiirleri kalmış ardında..
"NEDEN
hep boş bir bardağa yüksünmeden boynun eğer sürahi?"
Demiş.
Aklımda halledemedim bu soruyu, gönlüme düşürdüm.
Soru, soruya gebe hep bende.. cevabının rengini bilmediğim...
Peki ya neden hep adımlarımız ürkek?
Neden ileriye meyilli değil gönlümüzdeki yorgun ırmak?
Neden hep bu boş bardak?
Ve neden sürahi bize eğilmekten yüksünüyor?
Okuduktan sonra sarıldığım kitaplar vardır benim..
Kesinlikle daha da çok sarılacağım, acının kiracısına..
Güzel adamlar, güzel izler bırakır ardında.