Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ortalığı ayağımızla ezip geçeceğimiz bollukta beyaz somun ekmek kapladığında ve süt içinde boğulduğumuzda hiç de mutlu olmayacağız. Oysa son lokmamızı paylaşabilsek, hemen mutlu olabiliriz! Eğer yalnızca "mutluluk" ve "bolluk" fikirlerine takılıp kalırsak, yeryüzünü duyarsızca tıka basa doldurarak dehşet verici bir toplum yaratacağız.
İnsanın içindeki iyilik, ruh melekelerini mükemmellik ya da erdemle uyumlu bir biçimde kullanmasıdır ... Üstelik, bu iş onun tüm yaşamını kaplamalıdır; çünkü, nasıl ki bir çiçekle bahar olmaz, aynı şekilde, bir günlük ya da kısa süreli bir mutluluk, insana mutlak neşe ve mutluluğu getirmez.
Reklam
John Hall ve Charles Lindholm, Is America Breaking Apart? [Amerika Parçalanıyor mu?] adlı kitaplarında, Amerikan tarzını dört sözcükle özetlemişler: "Çok çalış, biriktir, tüket, sergile."
Çağımıza özgü "Mutlu muyum?" sorusu, bünyesinde iki farklı soruyu barındırır: "Gerçekte ne istiyorum?" ve "Nasıl yaşamalıyım?" Bunlardan birincisi yeni, ikincisi ise eski bir sorudur. ikisi bir arada, bir ikilem oluşturur. Birincisi "gerçek benliğimize" yönelik içsel bir arayışa odaklanırken, ikincisi dışarıya, dünyayla olan etkileşimimizi yönlendirirken başvurabileceğimiz ahlaki ölçütlere yönelir.
Mutluluk makul bir yaşam için vazgeçilmez bir gaye haline geldi. Bugün, gezegeni karış karış tarayan gezginler, yogilerin ayak ucunda oturup iç huzuru arayanlar ya da kendilerini bitmek bilmeyen bedensel güzellik arayışına kaptıranlarda bu arayışın itkisini görebilirsiniz.
E. H. Erikson'un belirttiği gibi: Psikanalizin başlangıç dönemlerinde, hasta öyle baskılardan mustaripti ki kim olduğuna dair bir düşüncesi vardı, ama o kişi olamıyordu. [Çağımızın hastası ise] en çok, neye inanması ve ne olması gerektiği - veya ne olabileceği- sorunuyla boğuşuyor ... her şeyi anlamsız bulma, kendini boşlukta hissetme, yaygın depresyon, sürekli ilgi alanlarının, hedeflerin, ideallerin ve değerlerin olmayışı ve "değer ve ideolojilerin yokluğundan" kaynaklanan "kopukluk duygusu" ile yaşadığı toplumda baskın olan "hayal kırıklığı ve kendini çevreleyen ortamdaki kinizm."7
Reklam
Ziyad Marar şöyle yazar: "Onaylanma peşinde fazla hevesle koşanlar, korkak veya başkalarına muhtaç görünürler. Acı gerçek şudur ki özgürlük arzusu ve onaylanma arzusu birbiriyle doğrudan çelişir.
'' 'Onaylanma peşinde fazla hevesle koşanlar, korkak veya başkalarına muhtaç görünürler.' '' -Ziyad Marar
“Kendimizi birine zorla aşık edemeyeceğimiz gibi, bir aşktan kendimizi alıkoymak da elimizde değildir.” Ziyad Marar - Mutluluk Paradoksu
İnsanın modern zamanlardaki mutluluk arayışı, mutluluk paradoksu olarak isimlendiriliyor. Diğer insanların gittiği yönden ayrılma, farklılaşma ihtiyacı olarak beliren özgürlük isteğiyle kurallara boyun eğme ve alkış arama ihtiyacı olarak beliren onaylanma isteği arasında bir çelişki var. Ziyad Marar şöyle yazar: 'Onaylanma peşinde fazla hevesle koşanlar, korkak veya başkalarına muhtaç görünürler. Acı gerçek şudur ki özgürlük arzusu ve onaylanma arzusu birbiriyle doğrudan çelişir. Mutluluk arayışı özgürlük ve onaylanma arasındaki bu ikilemi çözme arzusunun bir ifadesidir
72 öğeden 41 ile 50 arasındakiler gösteriliyor.