+Yüzün çok güzel,sen çok güzelsin.Hiç kimse senin hiçbir duygunu hak etmiyor.
-O hak etmişti,hemde ziyadesiyle.
Bazıları?
Sarayın içindeki altınları, yatağının içine sakladı ve yediklerinin kırıntılarını ,dört ayaklı sofrada bıraktı. Hızlı Hızlı tüketiyordu,Bu tüketim kırıntıları,ilk ve bazı yiyeceklerden dahacayidi.Bu durum iştah açıyordu....Bu kırıntıların kolayca yutuluyor olması hem kendisini hemde bazılarını ziyadesiyle mutlu ediyordu.
- Yorulduk be forti hemde çok yorulduk.
Dosttan kazığı, yârdan aşkı, aileden terk edilişi gördük.
En zoru da ne biliyor musun forti?
+ nedir efendim?
- umduğumuz herşeyden yanıldık.
+ yanıldık ziyadesiyle.
"İlim öğrenmek için yolculuğa çıkmak ve hocalarla görüşmek öğrenmeyi ziyâdesiyle kemâle erdirir. Bunun sebeplerinden biri, insanın görüştüğü hocaların bilgilerini, ahlâklarını, ortaya koydukları anlayışlarını ve faziletlerini elde etmiş olması, diğeri hem ilmi hemde âlimlerle görüşmek sûretiyle öğretme usûllerini kazanması ve bir diğeri de doğrudan örnek alarak öğrenmesidir. Ancak doğrudan ve bizzat hocayı örnek alarak ilimde meleke kazanmak ilmin çok daha iyi bir şekilde yerleşmesi ve kökleşmesini sağlar. Çok sayıda hocadan ilim almakla ilimde meleke ve derinlik kazanılır."
Sayfa 53Kitabı okudu
Hava soğuk ellerim buz tutmuş
Ziyadesiyle yoruldum
Anlayan kimse yok
Sadece üşüyorum
Hemde çok.
Bir akşamüstü buluştuk seninle
Üstelik kahve de içtik ziyadesiyle
Ne kadar anlamlıydı bakışların
Üstelik artık çok yakındık
Gözlerinle ve ellerinle dokundun ruhuma
Derinimde bir dehlizde izlerin vardı
Soluk gökyüzünde tek ışıltı gözlerindi
Sustuk bazen aynı nüktede
Bir türkünün dokunması gibi kulağa
Bir ağıdın vurması gibi sızıya
Ağlıyorum şimdi şuanda
Hem memleketin haline
Hemde bizim halimize
Harun Küsmüş
