Çoğumuz için sanat galerisi, içinde dolaşmaya başladığımızda olumsuz titreşimler yaratan bir mekandır. Estetik bir tür sosyal elitizme dönüştürülmüştür –galeri mekanı ayrıcalıklı bir yerdir. Mekanın çeşitli alanlarına yerleştirilmiş olan nesneler, nadir bulunan değerli eşyalar, mücevher gibidir, gümüş gibidir – estetiğin ticarete dönüştürüldüğü galeri mekanı pahalı bir yerdir. İçinde sergilenenlerse, kulübün üyesi değilseniz eğer, resmen anlaşılmazdır – sanat zor bir şeydir. Seçkin izleyiciler ve anlaşılması güç nadide nesneler: bunlar, sınırlı üretim sistemlerimizi, değer biçme biçimlerimizi ve genel olarak sosyal alışkanlıklarımızı yansıtan sosyal, finansal ve entelektüel züppelikler (ya da en azından o züppeliklerin parodisi) değil midir? Üst orta sınıfın kendilik imgesini bu kadar yücelten, o sınıfın önyargılarına uyacak şekilde tasarlanan, böylesi verimli bir şekilde şifrelendirilen başka bir mekan yoktur.