Qingshan komününde dört kişilik bir aile yaşıyordu: Anne Wang, oğul Wang, karısı Tarçın Çiçeği ve küçük oğulları.
Bay Wang, bölgenin tarım makineleri fabrikasında çalışıyordu. Anne Wang ile gelini Tarçın çiçeği arasındaki ilişkiler, havadaki pozitif ve negatif elektrik yükleri arasındaki ilişkiye benziyordu.
Bir araya geldiklerinde şimşekler
Merhabalar kitapsevenherkes ailesi bugün size kişisel gelişim kitaplarını sevmeyenler için sevebileceğiniz bir kişisel gelişim kitabı ile geldim.
Hayatı daha iyi, güzel yaşamak için bu 4 maddeyi hayatımıza geçirelim. Kendimizle 4 anlaşma yapalım.
1- Söz büyüdür.
2- Hiçbir şeyi kişisel alma.
3- Varsayımda bulunma.
4- Yapabildiğinin en iyisini
UZAYLI KOCAKARI
(Ursula K. Le Guin - 1976)
Menapoz, akla gelebilecek en cazibesiz konu herhalde; bu da ilginç, çünkü menopoz hâlâ bir tür tabu kırıntısına sahip olan pek az konudan biri. Menopozdan ciddi bir biçimde söz etmek, genellikle huzursuz bir sessizlikle karşılanır; alaycı bir atıf ise rahatlamış kıkırdamalarla. Sessizlik ve kıkırdama;
Hayatta gerçekten varlığını hissetmek isteyeceğimiz, olmazsa olmaz duygulardan biridir, güven. O duygunun olmaması durumunda her şey altüst olur.
Bu duygu, zaman içerisinde oluşan, kazanması zor ancak yıkılması çok kolay olan bir duygudur. Bu sebeple çok kırılgandır.
“Özü sözü bir olmak” deyimini duymuşsunuzdur. Ağızdan çıkan ile davranışlarımızın ve eylemlerimizin tutması demektir.
Bu kitabı, iş hayatınız, aile hayatınız ya da sosyal ilişkileriniz içerisinde, nasıl güven duygusu oluşturabileceğinizi daha detaylı anlamak ve öğrenmek için okuyabilirsiniz. Çevrenizdekileri de bu kitabı okuduktan sonra daha iyi analiz edeceğinize eminim. Özellikle iş hayatından, büyük şirketlerin üst düzey yöneticilerinden oldukça anlamlı alıntılar var.
Kitapta kendinize soracağınız çokça soru da var. Çünkü “Güven” önce “Öz” den başlar diyor yazar. İçeriden dışarıya yayılan bir duygu olduğunu belirtiyor.
Siz ne dersiniz? Örneğin iş hayatında bu güven duygusu nasıl işler, neler getirir beraberinde?
GüvenStephen M. R. Merrill · Varlık Yayınları · 201320 okunma
"Bir kapı kapanınca bir başka kapı açılır. Evet, zor işler an gelir kolaylaşır. Sıkıntıdan sonra gelir ferahlık.
Dar yolların içinde genişlikler saklıdır. Sakin ol, faydası yoktur gamın."
- İmam Şafii
"Artık hayatı bırakmak, ölüme sığınmak gerekiyor. Bunun ne denlerini, şimdi, şu satırları yazarken tamamiyle açıklıyabilecek durumda değilim. Kafama üşüşen karanlık düşünceler arasında bunaldım. Kurtuluşu ölümde arayacağın. Aşk. .. Ölüm ... Ve mil liyetime dokunan yaralar... Bu akıl almaz yenilgi... Bir subay ar kadaşla aramızda geçen dünkü konuşma, daha başka nedenler, aylardır olgunlaşan bu ölüm kararım, apansız kolaylaştırdı. Bakı nız 'kolaylaştırdı' diyorum. Çünkü bu benim için yeni bir fi kir değildi. Zavallı Türkler düşman çizmelerinin altına düştükten sonra yaşamak bana önce zor gelmeğe başlamıştı. Sonra imkan sızlaştı. Arkadaşım, savaşta gösterdiğimiz atılganlığın, ölümü hi çe saymamızın aptallık olduğunu delilleriyle saydı döktü. Hiçbir yararlı ödev yapmadan ölüme teslim olduğum için sizden utanı yorum. Yaşamayı göze alan silah arkadaşlarımın benden daha güçlü olmalarını Tanndan dilerim. Ben daha fazla dayanamadım.
Allah size de büyük işler görmeyi nasip etsin! Ruhum Türklerin mutluluğuna elbette katılacaktır. Fakat bunu bekleyip gözümle görmeye gücüm yetmedi. Çok acı çekiyorum. Bu ölüm kararma adım adım nasıl sürüklendiğimi ilişik defterde okuyacaksınız.
Karmakarışık, kırık dökük yazdım. Siz anlarsınız. Beni bağışlayın aziz komutanım, elveda! Bahtsız yaveriniz Üstteğmen: M. Ali."
Çoğunlukla başkalarının zihinleri hakkında akıl yürütme becerimiz öyle hızlı ve kolay bir şekilde işler ki, onu kullandığımızı bile zar zor fark ederiz, hatta başkalarının zihnine ilişkin varsayımlarımızın yanlış olabileceğini değerlendirmek için şöyle bir duraklarız.
Evlilik eskiden mantık üzerine işlerdi, insanlar çocuklarını evlendirip topraklarını birleştirirlerdi, sonra bu durum çok çıkarcı gözükmeye başlayıp romantik bir ideolojiye evrildi, aşk evlilikleri yapıldı. Fakat sonuç ortada bu da başarısız oldu. Yazarımız ise artık psikolojik evliliklerin yapılması gerektiğini savunuyor. Hatta bundan 100-200 yıl
Sakince sevebilmek,
tereddütsüzce güvenebilmek,
kendinle dalga geçmeden
umut edebilmek,
cesur davranabilmek
ve enerjin tükenmeksizin
zor işler başarabilmek
kolay değildir.
Devam et...
Şuan işler ne kadar zor olursa olsun
Ne kadar kendini sıkışmış hissedersen hisset
Ağlayarak veya her şeyin farklı olmasını dileyerek kaç gece geçirmiş olursan ol
Ne kadar depresif ve umutsuz hissedersen hisset
Sana söz veriyorum sonsuza kadar böyle hissetmeyeceksin.
Devam et.
"İnsan değil mi, zalim nankör, ne yapsan döner ısırır, ne desen hırlar, şeyhlik velilik çok zor çok, insanın iki ömrü olmalı aynı anda biri çektiği hayatı biri diktiği ki oturacak bir gölgelikte minderi olsun, bir ömürle bu işler ah nasıl zor,"
"Öldürmeyen hastalıkları sevmiyorum.
Bak, kaç gündür hastayım mesela ama ölmüyorum.
Göz açacak hâlde bile değilken sana "Hastaneye götürelim mi?" diyen ailen var. Sonra "Kalk, hazırlan."?
Kalkıp WC'ye gitmek hazırlanmaktan niye sayılmıyor ki? Ellerimi yıkarken kaç gündür dönüp durmaktan keçeleşmeye yüz tutan
Kitap Günlüklerim
Böyle Buyurdu Zerdüşt tüm zamanların en büyük kitaplarından biri olarak kabul edilir. Biraz düzyazı biçimli şiir kitabı formatında yazılmış, biraz da edebi bir felsefi deneme kitabı tadında. Zamanında pek anlaşılamamış ama açıkçası sonrasında da anlamak hep zor olmuş. Bir de felsefe bu ya her okuyan farklı bir şey anlayabiliyor.