Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Kimse benim, Taliban'ın facir ve mecruh olduklarına ve zorunluluk nedeniyle onlarla birlikte cihad edilmesinin vacip olduğuna inandığımı düşünmesin. Allah için hâşâ! Genel olarak onlar hakkında hayırdan başka bir şey bilmedik. Bazı eksiklikleri öğrendik, ki bunlardan bahsetmiştik. Afganistan'daki müminlerin emiri Molla Muhammed Ömer, talebeler ve İhsanullah İhsan gibi âlim arkadaşları ve birçok bakanları hakkındaki hayır tanıklıkları mütevatir derecesindedir. Onlar hakkında, Allah'ın şeriatı ile hükmetmeleri ve zikrettiğim yönleri yeterlidir.
Sayfa 117 - Küresel KitapKitabı okuyor
Reklam
Biz, hayatta kalan diğer kafasızların torunlarıyız
Bence tüm sıkıntı, esasen bir hayvan olduğumuzu bir türlü kabullenemememizden kaynaklanıyor. Bak basitçe anlatayım. Bizi diğer tüm mahlûkattan farklı kılan sevgili beynimiz, içerisinde işte o tüm mahlûkatın bilgisini de taşır. Sürüngen beyin, limbik sistem ve korteksten oluşan bu muazzam yapı, doğru yerlerine basıldığında muhteşem sesler çıkarır. Cinsellik sürüngen beyinle ilgiliyken, duygular limbik sistemde dolanır. Fakat elimizde, bizi akıl ve izana davet eden korteks gibi bilge bir kozumuz vardır. Aşk dediğimiz şey, kabul etmek gerekir ki, insan icadıdır. Biz icat ettik aşkı. Yerleşik düzene geçtikten sonra gelişen toplumsal kültürün biyolojiye etkisi sonucu aşık olmak üzere evrimleştik. Öncesinde genlerin devamı için aşka gerek yokken, zamanla bu bir zorunluluk haline geldi. İnsan bebeğinin diğer hayvanlara nazaran çok daha uzun süre bakıma ihtiyacı olması nedeniyle de, bir anne-baba işbirliği oluşturmak adına, tek eşlilik ve sadakat gibi kavramlara yöneldik. İşte bu yüzden, genlerimizin devamı için çıldıran sürüngen beynimizdeki hayvani düşünceleri, limbik sistemimizdeki duygularla olduk olmadık anlamlara bürüyüp aşık oluyor, o kişi tarafından istenmediğimizdeyse soyumuz kuruyacakmış gibi krizlere giriyoruz. Hayır, kurursa kurusun, bu çağda böyle ilkel yaklaşımlar da nedir? Çelişki tam burada işte. Aklını korteksine toplayıp sistemi reddedenlerin genleri devam etmiyor. Akıllılar ölüp gidiyor yani, hadi geçmiş olsun. Biz, hayatta kalan diğer kafasızların torunlarıyız özetle. O yüzden dedelerimiz ve ninelerimizle aynı tuzaklara düşüyor, hâlâ armut gibi aşık oluyoruz Osman.
Erdem Üzerine
“Bir tanrı buyruğu olarak istemiyorum onu, insanların koyduğu bir yasa ve bir zorunluluk olarak da istemiyorum: yol gösterici olmasın bana yeryüzünün ötesi ve cennet için.Yeryüzüne ait bir erdemdir benim sevdiğim; çok az kurnazlık vardır onda, ortak akılsa daha da az.”
❝Yetenek ve zorunluluk birbirine yakındır.❞ ✱ Pythagoras
88 syf.
8/10 puan verdi
·
15 günde okudu
Hakikat Kendisinin Ölçüsüdür
"İnsan insanın tanrısıdır." Spinoza, felsefesi ve yaşamıyla düşünce tarihinin en önemli ve en kritik eşiklerinden birisi olmuştur. Zira o, dışlanma pahasına, Tanrı'ya dair genel kavrayışı köklü biçimde eleştirmiş ve Tanrı'yı zorunluluk gereği yer kaplayan bir töz olarak kavramıştır. Onun engin düşünce dünyası Marx, Nietzsche, Kant, Hegel, Goethe, Einstein ve daha pek çok kişiye ilham vermiştir. Kendi krizini yaratan, çabuklaştıran, kendi kendisini yıkan ve böylece kendisini özgürce ve özüne en yakın biçimde yeniden inşa eden; kendisini sınırlayan her şeyi -yazgısını, bedenini, arzularını, ötekilerin varlığını, içine doğduğu tüm belirlenimleri- kabul ederek, hatta yücelterek aşan bir felsefeyi ve bu felsefenin neredeyse bire bir izdüşümü olan bir yaşam öyküsünü anlamaya niyetlendiğimiz bir yolculuğa çıkıyoruz. Şeylerin görünüşlerini değil, onları kendileri kılan şeyleri kovalayan; ötekileri kucaklayan, onların varlığından hoşnutluk duyan, incelikli, uyumlu, tutarlı ve sarsılmaz bir düşünce sistematiği ile tanışmaya hazır mısınız? *Arka kapak yazısıdır. Kitabı tanıtmak amacıyla inceleme niteliğinde paylaşılmıştır.
Benedictus De Spinoza
Benedictus De SpinozaÖzgecan Şekerci · Destek Yayınları · 2021128 okunma
Reklam
şairin görevi gerçekte olmuş şeyleri anlatmak değil; aksine olasılık ve zorunluluk kurallarına göre gerçekleşebilecek olayları anlatmaktır.
Sayfa 27
Double bind içindeyiz: Çifte uyrukluk, çifte zorunluluk.
Sayfa 25 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okuyor
Bana verilen işi mekanik olarak yapıyor ve kalan zamanımı kitap okuyarak veya müzik dinleyerek geçiriyordum. Çalışmanın sadece sıkıcı bir zorunluluk olduğuna karar verdim ve çalışmadığım zamanlarda en iyi şekilde vakit geçirip kendi başıma eğleniyordum. Ama insanlarla iyi anlaşamadığımdan değil. Okul arkadaşlarımı yakından tanımak için çaba göstermiyordum. Boş zamanlarımı kendime ayırmaya karar vermiştim.
Doğan Kitap
Önceden belirlenmiş bir hayat olmadığını, bütün hikayelerin aslında birer rastlantılar zinciri olduğunu birçokları bilir ama gene de, bu gerçeği bilenler bile hayatlarının bir döneminde geri dönüp ona baktıklarında rastlantı olarak yaşadıkları şeylerin birer zorunluluk olduğuna karar verirler. Benim de öyle bir dönemim oldu: Şmdi sisin içinde hayalet gibi beliren Türk gemilerinin renklerinin düşleyip eski bir masanın üzerinde kitabımı yazmaya çalışırken öyle bir dönemin bir hikayeye başlayıp onu bitirmek için en uygun zaman olduğunu düşünüyorum.
Reklam
"Bu maddi bağlar, kör tutkular bizi tenimizden, aklımızdan, yüreğimizden, kursağımızdan yakalamış, sonu gelmez istekler hiç doyurulmayacak açlıklarla ruhumuzu lanetlemiştir... Henüz alışkanlıklarımızı kirli bir gömlek gibi çıkarıp atabilecek olgunluğa erişemediğimiz için ömrümüzü, kendi hırsımızın bizden bağımsız olarak çizdiği bir daire içinde koşturarak tamamlayacağız... İnanmak insanı mutlu eder. Ben ise kendi yolumun doğru değil, zorunlu olduğunu biliyorum. Zorunluluk insana sıkıntı verir. İşte o zaman ortaya benim gibi tepeden tırnağa matık, tepeden tırnağa irade, sıkıcı bir adam çıkar."
Sayfa 333Kitabı okudu
Bana umutsuzluk yasasıyla birlikte bu yaşam bilgisini, Zorunluluk karşısında bu kolaylığı, böylece bir sürü çıkmaz yol ve bunlara alışma sanatını miras bıraktığı için ona gönül borcum var. Düş kırıklıklarımı desteklemekte ve onları koruma sırrını uyuşukluğuma göstermekte hiç gecikmeyen ülkem, bundan başka, beni gösterişlere pek düşkün bir rezil haline getirme telaşı içinde, kendimi fazla tehlikeye atmadan alçaltmanın yollarını dayattı. Sadece en parlak, en kesin başarısızlıklarımı değil, korkaklıklarımı gizleme ve vicdan azaplarımı biriktirme yeteneğini de ona borçluyum. Ona borçlu olduğum daha neler var, neler! Üzerimde o kadar hakkı var ki, sayıp dökmek bıktırıcı olacaktır.
Bir kimse bir şeye mutlaka gereksinim duyuyor ve o şeyi ele geçiriyorsa, bunu ona sağlayan rastlantı değildir; kendisi, kendi için­deki istek ve zorunluluk onu çekip ilgili nesneye götür­müştür.
Kendiliğinden olmadığında ya da dış bir zorunluluk tarafından dayatılmadığında itiraf zorla elde edilir; ruhtan çekilip çıkarılır ve bedenden koparılır. Ortaçağdan beri, işkence bir gölge gibi itirafa eşlik eder ve kaçtığında onu cesaretlendirir. Bunlar, kara yüzlü ikiz kardeşler gibidir. En yumuşak şefkat gibi en kanlı iktidar da günah çıkarmaya gereksinir. Batı'da insan bir itiraf hayvanına dönüşmüştür.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.