Kitapta 2 tane hikaye vardı, bir tanesi kızıl dosya. Sherlock Holmes serisinin başlangıcı. Her zaman çok sevdiğim bir hikaye oldu, ortaokulda ilk okuduğum zamana döndüm resmen. :') Kızıl dosya benim için çok çekici ve sürükleyici bu yüzden dörtlerin imzasından daha çok hoşuma gitti. Dörtlerin imzası benim için biraz daha sıkıcı olsa da bitirebilmeyi başardım. Bence Sherlock Holmes her yaşta eğlence için okuyabileceğiniz bir tür. Her hikayede daha da şaşırtıyor sizi çünkü.
Agatha Christie'nin okuduğum ilk kitabıydı. İlk kitabını okumak içim çok yanlış bir seçim yaptığımı kitabı bitirdiğimde anladım. Kitap kısa öykülerden oluşuyor, bazıları "dava" bile değildi. Kitabın polisiye türü olduğunu düşünmüyorum. İçlerinde beğendiğim bir iki tane öykü var fakat okumaya değdiğini bile söyleyemem.
Bu kitabı okurken kendimi Montaigne'in yerine çok fazla koydum, düşünceleri çok yakın geldi bana. Bana göre herhangi bir insan okusa ona da yakın gelirdi, fark ettirdiği şey, hangi dönemde yaşamış olursa olsun, insan düşünceleri bir noktada çok aynı. Farklı görüş açıları kazandırdığı da oldu, hatta şaşırttı düşünceleriyle. Genel olarak sevdiğim bir kitap oldu, yazar sizinle güzel bir yakınlık kuruyor, hem de bunu amaçlamadan. Sayfaları çevirmeden önce bir süre duvarı izletebiliyor bazı düşünceleri, bu yanını da çok sevdim.
Kitabın bir sayfasında, haksız yere Josef K.'yi tutuklayan iki adamı görüyoruz. Adamlardan biri K.'yi tutuklamaya geldiğinde ona büyüklük taslıyor. Yargılamadan sonra karşılaştıklarında K. o adamı ve arkadaşını dövülürken görüyor. Dövülme sebepleri ise K.'ye haksızlık yapılması. Bu senaryo hiç de yabancı gelmiyor. toplum ve adalet mekanizmasının ne kadar yozlaştığının küçük bir örneği.