Nasıl kendisiyle konuşur insan, nasıl dertleşir, nasıl öyküler uydurur, bu arada ben de öğrendim yaşamın önceden belirlenmiş, ezberlenmiş bir biçimi olmadığını.
Akşamüstü oturdum yol kıyısına
Düşündüm
Ne kalacak bizden geriye
Balkan yaylasından ve bozkırlardan
Kafdağlarına giden şu bulut
Sonsuz mevsimlerle esmerleşen
Şu toprak ve derin çınar ağacı
Biz yokken de vardı..
Lazlar arasında cin figürünün yerel bazı motifler kazandığına yukarıda değinmiştik. Pek çok anlatıda, masalda gece tulum çalıp sabahlara kadar horon oynayan periler karşımıza çıkar.
:D doğru bizim oralarda çinka (cin) hikayesi çoktur. Mesela çok da eski değil, dere kenarında birini görmüşler horon tepen, sormuşlar tek başına ne horonu bu gece vakti diye. Nasıl demiş adam yanımdaki kızları görmüyor musunuz?