Züleyha‍️

"Ne yapalım! Önemli değil, ama ismini keşke söyleyebilseydin. Onu kafamda canlandırabilsem, bir daha bu olayı düşünmezdim. Senin iyiliğin için söylüyorum, senin canını daha fazla sıkmamış olurdum. İnsan bir şeyi kafasında canlandırabilince öyle sakinleşiyor ki! Asıl korkunç olan, hayal edilemeyen şeyler.
Reklam
Keşke verimli tarlalar olabilsek, o zaman derinliklerimizde hiçbir şey kullanılmadan kaybolup gitmezdi; o zaman her olaya, her nesneye, her insana kucak açar, bunları toprağımızın gübresi bilirdik. Nietzsche
Dahası, asla kimsenin sevemeyeceği yaratıklar olarak dünyaya gelmedik. Ortada bizimle ilgili bir sorun yok. Karakterimiz itici, yüzümüz tiksinti verici değil. İstediğimiz kişiyle bir araya gelemedik çünkü o insanla, dengeli ve sağlıklı bir çocuk ortaya çıkaracak kadar birbirimize uygun değildik. Kendimizden nefret etmemize hiç gerek yok. Bir gün, bizi çok beğenen, bizimleyken çok doğal ve açık davranan birine rastlayacağız (çünkü yaşam iradesi, bizim çenemizle onun çenesinin ileride ideal bir çene yaratabilecek kadar birbirini tamamladığına kanaat getirecek) .

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Aşk insanları... cinsel çekim olmasa, nefret edecekleri, hor görecekleri, hatta tiksinti duyacakları kişilere doğru yönlendirir. Ancak türün iradesi bireyin iradesinden çok daha güçlü olduğu için aşık kendisine itici gelebilecek bütün bu özellikleri görmezden gelir, her şeye gözlerini kapar, her şeyi yanlış değerlendirir ve tutkusunun yöneldiği nesneye iyice bağlanır. Kısacası bu insan büyük bir aldanış içindedir, çünkü türün iradesi doyuma ulaşır ulaşmaz tutku ortadan kalkacak ve ona yalnızca hiç hoşlanmadığı bir hayat arkadaşı kalacaktır. Aklı başında, hatta üstün nitelikli adamların cadaloz, şeytan gibi kadınlara bağlandıklarını görüp bu adamların nasıl böyle bir seçim yaptıklarını anlayamayız ya; işte bu ancak yukarıda söylenenlerle açıklanabilir... Bir aşık, evlendiği kişinin gelecekte kendisine yalnızca mutsuzluk getirecek bazı karakter özelliklerini, kusurlarını önceden açıkça görmesine ve bundan rahatsızlık duymasına karşın korkup kaçmayabilir... çünkü aşık her ne kadar kendi çıkarını gözettiğini sanıyorsa da, aslında kendi çıkarını değil, henüz dünyaya gelmemiş olan üçüncü bir kişinin çıkarını gözetiyordur. Schopenhauer'ın kuramına göre, seviştikten hemen sonra çiftleri etkisi altına alan bezginlik ve keder, yaşam iradesinin, bizim mutluluğumuzdan çok kendi çıkarlarını gözettiğini açıkça göstermektedir.
Herkes kendi zayıflıklarını, kusurlarını, türün özellikleriyle farklılık gösteren yanlarını başka bir birey aracılığıyla düzeltmeye, yani dünyaya gelecek çocuğun aynı özellikleri taşımasını, hatta bu özelliklerin çocukta bir anormallik biçiminde ortaya çıkmasını önlemeye çalışır.
Reklam
Reklam
35 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.