"Ne olur beni bu kadar kolay anlamayın! Biraz düşünün, siyah beyaz algılayıp üzerime etiketler yapıştırarak birtakım çekmecelere kilitlemeyin beni."
Aşk denen şey bazen yürür, bazen uçar; bazen koşar biriyle birlikte; bir başkasıyla ölümcül yürüyüşe çıkar; üçüncüyü buzdan heykele çevirir; dördüncüyü atar alevlerin içine. Birini yaralar; öldürür ötekini. Aynı anda çakıp sönen bir şimşeğe benzer. Geceleyin saklar şafakta zapt edilecek kaleyi. Çünkü dayanacak güç yoktur karşısında.
CervantesKitabı okudu
Reklam
Başımdan geçenleri benden daha ilginç buluyor. İçimdeki derin ve köklü karanlığın farkında değil. Çünkü insanları konuşarak tanıyamazsınız. Konuşmak canlı yaratıklar arasındaki en etkisiz iletişim aracı. Dil yalan söylüyor, olanları çarpıtıyor, insanlığın hiç bıkıp usanmadığı klişeleri tekrarlıyor. Bu yüzden insanları dinlemek onları anlamak için yeterli değil.
Çünkü yazılı olmayan en büyük kuralımız, kimsenin kimseye karışmamasıydı.
Aşk dendiğinde sanki küçülüyordu her şey. O zaman gerçek aşka ne ad verdiğimi sordu. "Karasevda" dedim. "Karasevda?" "Evet!" dedim. "İşte insana o çılgınlıkları yaptıran duygunun adı budur. Karasevdayla aşk farklıdır birbirinden. Asıl tehlikeli olan da karasevdadır.
Karanlıktan güçlüydü hep aydınlık Uzakta parlayan sımsıcak ışık Şiir sana tutkun sen ona aşık Kendi yüreğinde yarışırdın sen.
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.