İstanbul'da gazetecilik yapan İbrahim, çocukluk arkadaşı olan Hüseyin'in ölüm haberini alıyor.Olayın aslını öğrenmek için Mardin'e gidiyor. Orada duydukları ile zihninde Meleknaz ile tanışıyor ve onu bulmak için mücadele ediyor.
Yazar, Ezidilerin üzerinden Ortadoğu'daki zulmü, savaşların ölümcül etkisini inanç ve aşk ekseninde anlatmış.Duymaktan ve okumaktan dahi iğrendiğimiz şeylerin bir başkasının kaderi olduğunu düşünmek çok üzücü ve gerçekten "huzursuz" ediyor.İlk başlarda merak duygusu egemenken sonrasında temposu düştü. Sanki biraz aceleye getirilmiş gibiydi. Sonu da havada kaldı. Her şeye rağmen empati kurmamızı sağlayacak bir metindi.
Konusu ilgisini çekenlerin ve yazarın anlatımını beğenenlerin okumasını tavsiye ederim.
İşte anahtar kelime bu; hayatın özü, büyük sırrı; olmazsa olmazı: unutmak. Eğer unutmak diye bir şey olmasaydı, yaşam da olmazdı. İnsan, unutmadan hayatını sürdüremez.
Herkes öleceği günü saati bilseydi, geriye sayım ne kadar zor olurdu, düşünsenize. Geçen her dakikayı bir tabut çivisi gibi algılamaz mıydık? Açıkça yanıt vermek bile insanı ürkütüyor, değil mi hele genç ölümler için.
Kitabin anlatımı, sadeliğini cok sevdim. Yalnizlik duvarlariyla sarılmış bir hayat geçiren Leyla'nin duvarlarinin yıkılışını şahit olacağıniz bir kitap.
Leyla'nın EviZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 201728,6bin okunma