Home
Search
What to Read?
Sign In
Sign Up
Shopping
Explore
Books
Authors
Readers
1000Kitap Android ApplicationFREE – Download from Google Play
1000Kitap iOS ApplicationFREE – Get it from App Store
©2024 · 1000Kitap Web Application · 2.37.24
Sanki Livaneli'yle oturup muhabbet ettik öyle bir kitap. O kadar güzel özetlemiş ki güzelim ülkemi. Geçmişi, şimdiyi, geleceği..
Çok hayıflanarak okudum neden bu haldeyiz nasıl böyle olduk diye diye içim içimi yedi. Biraz kötümserliği abartmış gibi geldi ama düşününce yok yok az bile bu yazılanlar diyorum. Yazarın okuduğum 5. kitabı daha önce okuduğum 4 kitabı roman türündeydi ilk defa farklı bir tür olan kitabını okudum. Romanlarında olduğu gibi bu deneme türü kitabında da dili oldukça sade anlaşılırdı. Kitapta Livaneli'nin genel kültürüne hayran kaldım, şöyle ki kitap kadar hatta belki de kitaptan daha çok kültüründen etkilendim de diyebilirim.Kitapta birkaç yerde fazla mı tekrara düştük acaba demeden geçemedim doğrusu .
Umuyorum ki birgün ülkem çok daha yaşanılır bir yer olsun.
Doğduğum yerde ölmek isterdim..
Aslında yaşamımızı o kadar iyi özetlemiş ki yazar, türlü türlü anlamların çıkarılabileceği bir kitap. Bir yanın affetmek istiyor,unut diyor,nefretine bile değmez diyor, diğer yanın affetmiş çoktan her şeyi,bitirmiş kendi içindeki mücadeleyi.. Aşk,kin öfke,nefret, sevgi, bağımlılık konularını ele almış yazar. İmkansız bir aşktan söz etmiş,haksız yere alınan bir candan söz etmiş, alınan canın hayatta kalan insanı da bitirdiğini ele almış. Yazarın bu kitabına kötü diyemem lakin bazen sürekli okuma isteği uyanırken içimde,bazen bitsin de başka kitaplar okuyayım diyordum. Yine de okunmasını tavsiye ediyorum okuyana çok şey öğretiyor, güzel dersler veriyor.
Livaneli, Huzursuzluk ile yine her zamanki gibi insanın iç dünyasını konuşturmayı başarabilmiş bir üslupla farklı mekan ve mekana ait kahramanlar üzerinden günümüzde coğrafyamızda yaşanan acı gerçekler etrafında şekillendirerek okuyucuya sunduğu güzel bir eserdir. Kanlı coğrafyamızda yine coğrafyamızda yaşayanların birbirine kıyım yaptığı tarihten bu yana bilinen bir durumdur ve yazarın da başlangıçtan beri sloganlaştırarak kanını zevkle tüketen deve üzerinden kısaca özetlemiş olması çok güzel olmuş.
Hüseyin'in Ezidi bir kıza aşık olması ve sonrasında yaşananlar. Yine Hüseyin'in haksız feci akıbeti etrafında olaya müdahil olan Hüseyin'in eski çocukluk arkadaşı gazeteci İbrahim'in merakı ve bu merakın peşinde koşması ile Hüseyin'in yaşarken içinde bulunduğu ruhsal durumlara girmesi ile kendi duygu durumunu O Ezidi kızı araştırarak sorgulaması üzerine kurgulanmıştır.
Ne kadar kurgu olsa da yaşadığımız hayata paralel olarak acı içerisinde olan başka hayatların da olduğunu idrak ettirmeye özen gösterilerek kaleme alınmış çok güzel bir eserdir. Keyifli okumalar...
Kitaba başlar başlamaz kendinizi bir Ege köyünde buluyorsunuz. Ege insanlarına ait yanık bir ten, ince uzun bir boy; tarlada, bağda, bahçede veya denizde çalışmaktan nasırlaşmış eller geliyor gözünüzün önüne. Önce kitabın kahramanı Mustafa’yı bir güzel tanımlıyor yazar size. Sonra zamanla kitapta çember genişliyor: Mustafa’nın karısı Mesude,
Zülfi Livanelinin okuduğum ikinci kitabı. Huzursuzluk kitabında olduğu gibi akıcı bir dili var.
Konusuna gelecek olursak günümüz dünyasını çok güzel özetlemiş.
Tavsiye edilir, keyifli okumalar.
Her şey bizim elimizde
İyilik ve kötülük kavramlarının müşterek birer kavram olduklarını daha önce de çok konuşmuşluğumuz olmuştur. Buna yazarın bir yerde kötülük varsa bunda herkesin payı vardır cümlesi ile tescilleştirebiliriz.
Ama, maalesef sürekli fantezi peşinde koşan insanoğlu kendisine kötülüğü daha cazip görür.Hayatlarının hemen hemen her alanında çok güzel bir şekilde yaşamlarına devam eden Adalılar ,
bu yaşamlarının birden cehenneme dönüşmesi yine müşterek bir kararın sonucudur.
Ve bu giderek karar sahibini daha da güçlendirmiştir.
Çünkü bir korku yaratmıştır.
Korku sessizliğe ,sessizlik bir onaylama kararına dönüşmüştür.
Yazar martıları baş karakter olarak anlatırken aynı zamanda çok güzel bir
mesaj da vermiş.
Bir şeyin doğasına müdahale edersen,o başka bir yerden etkisini gösterir ve sonuç olarak yasanilmaz bir hal alır.
Çünkü her şey bir başka şeyi dengelemek için varedilmiştir.
Kitap politik olmakla beraber sosyolojik yapıyı da çok güzel özetlemiş.
Hiç bir zaman yaşlanmayacak bir kitap.
Kesinlikle okuyun değerli dostlar.
Babaannem bir gün bana herkesin içinde “keçi” dedi ama bunu o kadar güzel bir biçimde söyledi ki, çok küçük olmama rağmen bundan kötü bir anlam çıkarmamam gerektiğini anladım. Sonra devam etti: “Bu benim yavrum keçidir! Öteki çocuklar koyundur, onların büyük kuyrukları her türlü kabahatlerini örter ama bu benimki kapatamaz; dağ keçisi gibi yapayalnız kalır”.
Diye başlayan kitapta Yazarımız Zülfü Livaneli’yi tanıyorsunuz. Anılarından oluşan kitapta Zülfü Livaneli’ ye merhaba diyorsunuz ve kitapla birlikte eserlerinin nasıl ortaya çıktığının ipuçlarını buluyorsunuz.
Son söz kısmında ve kitabın birçok yerini özetleyen şu cümleden de bahsedeyim. “En iyi yaşam biçiminin, düşman yaratmadan yaşamak olduğunu öğrendim. Sonunda onlarla baş edebiliyorsunuz ama ömrünüz paçalarınıza dolananları kovalamakla geçiyor” derken aslında birçok şeyi hayatta özetlemiş oluyor. Kolay okursunuz dili anlatımı bildiğimiz kalitede ayrıca Zülfü Livaneli’yi anlamak için bile okunmaya değer bir kitap. Keyifli okumalar.
Öncelikle okuduğum en iyi Zülfü Livaneli kitaplarından birisi oldu benim için. Livaneli bu kitapta Ezidiler ve Müslümanlar arasındaki çatışmayı çok güzel özetlemiş. İnsanlık adı altında yaptıkları eziyetleri en çıplak hâliyle okuyucuya sunmuş. Noktalama işaretlerini kullanmadan dümdüz yazmasına rağmen çok açık bir şekilde kimin ne dediğini anlıyorsunuz. Ve kitapta beni en çok etkileyen unsur genel kültür kategorisindeki birçok bilgiyi sıkmadan gayet yalın bir dille ifade etmesi oldu. Bu alıntıyı uzun bir süre aklımdan çıkaramayacağım gibi duruyor: "İnsanlık türünün bu dünyada yaşamaya, hem birbirini hem dünyayı yok etmeye hakkı yok, hepimizin içinde korkunç bir canavar yaşadığı yadsınamaz bir gerçek."
Kitabı okudukça benim de içimi huzursuzluk kaplamaya başladı. O kadınların çocukların yaşadıklarını derinliklerimde hissettim. Birkaç sayfaya sığdırılan hikaye aslında birçok insanın gerçekliği, yaşadığı hayatı... Elimizden gelen hiçbir şeyin olmayışı bu hayatlara dokunamayışım huzursuzluğumu daha da artırdı. Kendi hayatlarımızın telaşına düşüp onları görmezden geliyoruz. Beni en etkileyen kısım; Hüseyin'i doğuda müslüman olmadığı gerekçesiyle öldürmeye çalışanlar varken, batıya gittiğinde müslüman diye öldürülmesi oldu. Kendi doğruları doğrultusunda birini öldürmeyi hak gören insanoğlunu çok güzel özetlemiş. Yine bu kitabın da ana fikri kendi içindeki bir cümledeydi.
"Ben sadece bir insandım."
196 syf.
10/10 puan verdi
Zülfü Livaneli için ne demek gerekir bilmiyorum ama; Yaşar Kemal onun durumunu zaten çok güzel özetlemiş; " Zülfü büyük kapıdan bu romanıyla girmiştir". Okuduktan sonra ve okurken de şunu dedim hep 1984'ün minyatürü... Zülfü Livaneli Türkiye'nin Orwell'ı diyebiliriz bence. Ve Livaneli Türkiye'nin en iyi kalemlerinden, en önemli değerlerinden.
Kitabı okurken "dur bir saniye ya bu şimdi yaşadığımız an değil mi?" Diye ikileme düşüyorsunuz. O kadar şu an ki bu kitap ve o kadar güzel memleketim Türkiye ki... Hem üzücü, hem sarsıcı, hem iç burkan bir hikaye son ada. Ve son olarak diyebilirim ki 2020 içinde okuduğum en güzel kitap en güzel cümleler. Mutlaka okuyun, okutun...