De ki: "Ey iman eden kullarım, Rabbinizden sakının. Bu dünyada iyilik edenler için bir iyilik vardır. Allah'ın arz'ı geniştir. Ancak sabredenlere ecirleri hesapsızca ödenir."
| Zümer Suresi 10. Ayet |
Güneşin ışığı dünyamıza gelinceye kadar Karanlık Varlık içinde ilerlemesine ragmen onu hiç aydınlatmamaktadır
Daha doğrusu ışık ile etkileșime girmeden onu ilettiği için karanlık kalmaktadır.
Gündüzűn gökyüzünün de karanlık
olması gerekir, nitekim uzay karanlıktır. Ama gündüz kavramını oluşturan aydılığın sebebi ışık değil atmosferdir.
Atmosfer olmasa yeryüzünün güneș alan yerleri aydınlanırken gölgeler ve gökyüzü simsiyah kalacaktır. 10-Yunus 67;
"O, odur ki, içinde durup dinlenesiniz diye sizin için geceye vücut verdi, gündüzü de aydınlık kıldı. Hiç kuşkusuz, bunda, dinleyecek bir topluluk için ibretler vardır." Gündüz aydınlık kılnmadan öncesi bir dönem olarak belirtildiğinden
dolayı atmosferin sonradan olușturulduğu hemen anlaşılır.
Atmosfersiz bir dünyada nesnelerin sadece bir yarısı ışık
alacağından, yeryüzünün bir kısmı gündüzleri bile gece gibi
karanlık olacaktı. Atmosfer dünyayı çepe cevre sardiğı için ondan yansıyan ışık her yeri aydınlatır. 39 Zümer 5; "Gökleri
ve yeri hak olarak yaratmıștır. Geceyi gündüzün üstüne çekip örtüyor; gündüzü de gecenin üstüne sarp dürüyor.
İMAN لا İLE BAŞLAR
TAĞUT NEDİR?
ALLAH SEVGİSİ ile TAĞUT SEVGİSİ
ASLA BİR ARADA BULUNMAZ.
“(Ey Peygamber!) Sana indirilen ve senden önce indirilmiş olan Kitaplara inandıklarını iddia eden şu ikiyüzlülerin hâllerine bir baksana; (hem Müslüman olduklarını söylüyorlar, hem de Kur’an’ın hükmünü terk edip) tağut’un, (yani Allah’ın hükümlerini hiçe
"... Ancak sabredenlere ecirleri hesapsızca verilir." (39/Zümer, 10)
Şu bir gerçektir ki mümin, her ân imtihan olmaktadır. Dünyaya geliş amacı da budur zaten. Onun imtihan esnasında iki şeye ihtiyacı vardır: sabır ve şükür; çünkü o ya nimetle ya da bela ve musibetle sınanmaktadır. Sabır ve şükürden mahrum olanlar imtihanlarla yıpranır, iman ve ahlaklarını eskitirler. Ya musibetlerle Allah'a (cc) isyan eder ya da nimetlerle Allah'a karşı azgınlaşırlar. Ya Allah'ın rahmetinden ümit keser ya da nimeti başa kakıp zalimleşirler... Bundan dolayı kendisine sabır bahşedilene dinin yarısı verilmiştir. Rabbine ne kadar hamdetse azdır.