Yetim ve öksüz kardeşlerimizin, çocukların, hemşirelerin, iett şoförlerinin, duvar ustalarının, mücellitlerin, tanışmasak da çayı içilecek insanların, İzdiham okurlarının/okumayanların ve kavuşmayı bayram sayan ‘bekleyenler’in Kurban Bayramını tebrik ederiz.
ben doğulu kız
beni leylanın katili öldürdü
yine de yaşamam emredildi
artık inanmıyorum
ne atlar at ne dünya dünya
iki kere ikinin dört ettiği kadar
insan etmiyor bu insanlar
güler onlar ve derler ki destandır el değmemiş her ne ise her ne ise efsane inandık diyen bu garip adamlar destan bu öyleyse leyli vü mecnun alnından öpülesi canım on beşe
inanmak yeniden kırılmış camların bitişeceğine
çünkü dilerse Rabbim bitişir canlar bile
beklerken şakaklarına kan toplanmış babaların
kızlarını topraktan çıkartmalarını
beklerken çöle dönen bu vahanın
yemyeşil açılmasını
ellerini kanatan kadınların
suya sessizce soktukları yaralarını
bir kılıç ve iner ansızın gelecek
nasıl atladınsa kuyuya düşme korkusu olmadan
ölüme atla denilse belki atlardın
gözünü kararttığını görmedikleri belli
yastıklara konulan pamukları kabartmaktan
göremezdi annen gözlerin nasıl kan
halının dibine batırırken fırçayı
çeşmeye on litre giden minicik el
denize çuval gibi düştü sanılırlar
oysa iyi yüzer hepsi yunus
denizin altını üstünden çok sever
kaybolmayı dilerler belki
ince bir hıçkırık küçük bir lâ sesi
ürkütür ansız patikalar